| Ticaret yasağı uyguladığı için bu suikasti Dük'e yıkmanız gayet kolay oldu. | Open Subtitles | من السهل عليك إلقاء التهمة على الدوق بوجود جنوده التي تفرض الحظر |
| Gran Dük'e size evinize kadar eşlik etmesini söyleyeyim. | Open Subtitles | لما لا أرسل معكم الدوق الكبير ومعه حامية تقلكم لمنزلكم بأمان |
| Dük'e katılıyorum. | Open Subtitles | وأنا أيضا التصويت لصالح مرشح الدوق. |
| Jessica ise Dük'e olan aşkı yüzünden... emre uymayıp, bir oğlan doğurdu. | Open Subtitles | بسبب حبها للدوق لقد عصت الأوامر وأعطت الولادة لإبن |
| Dük'e olan aşkından dolayı itaat etmedi ve bir erkek evlat doğurdu. | Open Subtitles | بسبب حبها للدوق لقد عصت الأوامر وعطت الولادة لأبن |
| Küçük kardeşim, Katherine'e ve somurtkan yeni kocası Dük'e bak. | Open Subtitles | (إنظري إلى اختي الصغيرة (كاثرين مع زوجها الجديد العابس، الدوق. |
| Dük'e haber yolla Olabildiğince çabuk buraya gelmesini söyle. | Open Subtitles | أرسل "الكلمة" إلي "الدوق" أطلب منه المجيء الي هنا بأسرع ما يمكن |
| Utanç Dük'e hırsızlık yapanda olmalı. | Open Subtitles | الخجل ينتمي الى الشخص الذي سرق من الدوق |
| Ta ki sen Dük'e gidene kadar. | Open Subtitles | حتى ذهبتي الى الدوق.. |
| Mary'nin Dük'e evi gösterdiğini sanıyorum, değil mi? | Open Subtitles | أتوقع أن (ماري) كانت تري الدوق المنزل, أليس كذلك ؟ |
| Dük'e, pişman olduğunu söylemesini ilet. | Open Subtitles | اجبر الدوق ليظهر بعض الندم |
| Dük'e getirilir-- | Open Subtitles | ثم يأخذونها إلى الدوق -أورزينو) ) |
| Zavallı Dük'e berbat davranılıyor. | Open Subtitles | الدوق المسكين |