| Senin için dünyadaki en önemli şey o bebeği korumak. | Open Subtitles | أهم شيء في العالم بالنسبة لكِ هو أن تحمي طفلك |
| Aileni korumak isteyeceksin çünkü günün sonunda, bütün dünyadaki en önemli şey senin için. | Open Subtitles | تريد أن تقوم بحماية عائلتك لأنه في نهاية الأمر هذا أهم شيء في العالم |
| Futbolun dünyadaki en önemli şey olduğunu sen söyledin. | Open Subtitles | لقد أخبرتني، بأن كرة القدم هي أهم شيء في العالم. |
| Senin için dünyadaki en önemli şey o, değil mi? | Open Subtitles | ، هي أهم شئ في العالم بالنسبة لك أليست كذلك ؟ |
| Posta şu an dünyadaki en önemli şey. | Open Subtitles | المُراسلات هي أهم شئ في العالم حالياً |
| Sanki dünyadaki en önemli şey üzerlerindeki elbiseye uygun ayakkabıyı bulmakmış gibiler | Open Subtitles | وكأن هذا هو أهم شيء في العالم أن يجدن الحذاء المثالي ليتماشى مع الفستان |
| Son zamanlarda öyle görünmediğini biliyorum ama benim için dünyadaki en önemli şey sensin. | Open Subtitles | أعلم أن الأمر قد لا يبدو كذلك مؤخرا لكن أنت أهم شيء في العالم بالنسبة لي |
| Ona sıkıca tutunmuş gibiydi sanki dünyadaki en önemli şey oymuş gibi. | Open Subtitles | لقد كان متمسكاً بها بشدة وكأنها أهم شيء في العالم |
| Hala iki kadının evlenmesini doğru bulmuyorum, ama ailenin dünyadaki en önemli şey olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | لازلت لا أعتقد بأن طبيعي لأمرأتين بأن يتزوجان لكنني لازلت اؤمن بأن العائلة هي أهم شيء في العالم |
| Benim için dünyadaki en önemli şey bu. | Open Subtitles | هذا أهم شيء في العالم |
| Bu dünyadaki en önemli şey. | Open Subtitles | هذا أهم شيء في العالم |