| Yeşil Kokarca Çengeli dikkatlerini dağıtır. | Open Subtitles | الجنس. ظربان أخضر المؤخرة يشتت انتباهها. |
| Senin pornoların dikkatimi dağıtır diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت بأن أفلامك الإباحية قد يشتت انتباهي. |
| Nezaket göstererek bu serveti dağıtır mısın? | Open Subtitles | دارتانيان , هل ستكون طيباً جداً لتعيد توزيع هذه الثروة ؟ |
| Lütfen, şu kartları dağıtana kadar yerlerinizde birkaç dakika daha bekleyin. Kartları dağıtır mısın, lütfen? | Open Subtitles | هل يرجى لها مقعد , عندما كنا في توزيع الاستمارات. |
| O çocuk dışarıda bir yerde, ve bu medyum mevzuları dikkati dağıtır. | Open Subtitles | هذا الفتى في الخارج بمكان ما، وأمور الوسيط الروحاني مُجرّد إلهاء. |
| Zor yolu öğrenen ilk erkek değilsin. Kadınlar dikkat dağıtır. | Open Subtitles | لستَ أول رجل يتعلم بالطريقة الصعبة، النساء ما هم إلا إلهاء. |
| Ordu her askere sıtmadan koruyucu ilaç dağıtır. | Open Subtitles | الجيش يوزع دواء مضادا للملاريا و كان يفعل ذلك منذ عشر سنين |
| Bir soda makinesi daha iyidir, çünkü soda dağıtır. | Open Subtitles | آلة الصودا أفضل لأنه يوزع الصودا. |
| Gerçekler dikkatimizi dağıtır ve bizi alçaltır. | Open Subtitles | الواقع فقط يشتت انتباهنا ويقلل من شأننا |
| Dikkati dağıtır, metin akar gider. | Open Subtitles | إنه يشتت الذهن و قد يظلل من يقرأه |
| Bu avcıyı kör eder ya da dikkatini dağıtır. | TED | لكي يعني او يشتت المفترس |
| Giysisinin kollarını tasarlar, ilanlarını dağıtır zarfları yalar, onun için ne yapabilirsem yapardım. | Open Subtitles | يمكن لقد صممت الأكمام، توزيع النشرات، و يمسح المظاريف، أيا كان، وأود أن قد فعلت ذلك. |
| Şu el ilanlarını kasabaya dağıtır mısınız? | Open Subtitles | هل تمانعون توزيع هذه النشرات بكل أرجاء البلدة ؟ |
| Bu cihaz kas belliğini ayıklar ve yeniden dağıtır. | Open Subtitles | هذا الجهاز يقوم باستخلاص واعادة توزيع الذاكرة العضلية |
| Başlangıçta, bu yapışkan eşit oranda dağıtılır ama tamamladığı her bir bölüm sonrası bacağıyla titreşim oluşturarak yapışkanları dağıtır ve bir damlacıklar hattına dönüşmesini sağlar. | Open Subtitles | في باديء الأمر، يتمّ توزيع هذا الصّمغ بالتّساوي، لكن في كلّ مرّة تقوم بإصلاح جزء فإنها تنقره بقدمها ليتحطّم ويكوّن خطاّ من القطرات. |
| Tüm o müzik, dans mükemmel dikkat dağıtır. | Open Subtitles | مع كل الموسيقى والرقص سيكونا مصدر إلهاء مثالي ... |
| Ayrıca kriz, dikkat dağıtır. | Open Subtitles | الى جانب ذلك، أزمة تعني إلهاء |
| Öfke insanın dikkatini dağıtır. | Open Subtitles | -الغضب هو إلهاء لكن الهدف |
| Kartları, seni zayıflığında yakalamak için dağıtır.. | Open Subtitles | فهو يوزع الأوراق ليقبض عليك, |
| Hindistan ne zaman kriket maçlarını kazansa Patiala evi tüm Southall'a tatlı dağıtır. | Open Subtitles | تكسب (الهند) مباراة الكريكت كل مرة يوزع بيت باتيالا الحلوى في أنحاء (ساوث هول) |