"da önemli" - Translation from Turkish to Arabic

• بالأمر الهام
• الأهمية
• مهم أيضاً
• مهم و
• هاماً
• هام في
• بالأمر المهم

Çok hoş bir şey değil ama çok da önemli değil.
ولا اتذكر شيئا عن هذا لا يمكن ان يكون هذا سارا ولكنه ليس بالأمر الهام, انها مجرد احلام سيئة

Ayağıma bir fırsat gelmişti. Sorayım dedim. O kadar da önemli değil.
جاءت الفرصة، فكرت في السؤال ليس بالأمر الهام

Benim için o kadar da önemli değilmiş demek ki.
أخمن أن الأمر لم يكُن بتلك الأهمية بعد كل ذلك

Şans o kadar da önemli değil.
لكن يمكننا تغيير مصيرنا بشكل ضئيل جداً ليس في تلك الأهمية

Bu da önemli ama. Buraya gelme sebebim bu.
هذا أمر مهم أيضاً أنه نوعا ما سبب قدومنا إلى هنا

Politik hırslarım benim için ne kadar önemli olsa da önemli olan bir şey daha var.
و على نحو مهم و هذا من أجل أن يكون طموحى السياسى فى إرتياح هناك شىء واحد يجب أن يكون

Sadece vanilya tadını alamıyorum. Çok da önemli değil, değil mi?
فقط لا أستطيع تزوق طعم الفانيليا ليس أمراً هاماً ، صحيح؟

evladım,tekrar düşün,bu çok önemli bir adım bu durumda da önemli bir karar alamazsın
يا إبنتي ، فكري مجددا ، إنها خطوة هامة جدا ولا تستطيعين إتخاذ قرار هام في هذه الحالة

Çok da önemli değil, çoğu insan birlikte bir şeyler yapmaz.
ليس بالأمر المهم الكثير من الناس لا يتسكون مع بعض

- Aslında o kadar da önemli değil.
، فى الحقيقة هذا ليس بالأمر الهام مازالت عند البار

- Yapmayin ama, o kadar da önemli degil.
هيا يارفاق أنه ليس بالأمر الهام

Vay canına. Dinle, yani o kadar da önemli değil..
واو ، اسمعي ..ذلك ليس بالأمر الهام حقاً

Aslında bilet benim için çok da önemli değil.
أتعلم البطاقى ليست بتلك الأهمية بالنسبة لى

Bu sorular onun için o kadar da önemli değildi. İnandığı hiçbir şey yoktu.
لم تكن بتلك الأهمية له و حسب لذا لم يكن يؤمن بشيء

Sinirlenip sinirlenmemeniz çok da önemli değil.
إنه ليس بهذه الأهمية سواء أصبحت أو لم تصبح مجنون،

O geleceği nasıl kazandığı da önemli.
وكيف تدخل إليه أمر مهم أيضاً.

- Nerede dokunduğun da önemli.
-الموقع مهم أيضاً ! -ماذا؟

Çinliyi de, o da önemli görünüyor.
و(تشاينا مان)؛ يظن أنه مهم و(كلاوديو)؛ أين (دجاينت)؟

Bu da önemli ama öncelik bunda değil.
هذا مهم و لكنه ليس أولويتي.

Çünkü karşı odada çok çirkin bir adam görürsen çok da önemli değildir ama o adamın arkasında, aynı çirkinlikte bir adam daha görürsen, yandın.
لأنه لو رأى الانسان رجل واحد قبيح يمشى فى الغرفة فليس ذلك أمراً هاماً... ولكن لو رأى نفس القبح خلفه نعم

Hadi ama, o kadar da önemli bir şey değil.
بالله عليكَ، هذا ليس أمراً هاماً.

Hollywood'da önemli bir menajerle buluşacaktım. Neyse ki erteledi.
مِن المُفترض بي أن أقابل وكيل هام في "هوليوود".

O kadar da önemli değil.
انه ليس بالأمر المهم على أية حال