| O anlarda her zaman, onlar da kendi kayıplarından bahsediyorlar. | TED | في هذه اللحظات دائمًا، فهم يشاركون تجاربهم الخاصة لفقدانهم أعزاء. | 
| Ya depodaki benzini kullanırsınız, Ya da kendi patlayıcınızı kullanırsınız. | Open Subtitles | إستخدام الكاز في تنك البنزين أو وضع مادتك الخاصة المفجرة | 
| Önce annenin baskılarının altında kaldın sonra da kendi teorilerinin. | Open Subtitles | في البداية،قُمعتِ على يد والدتكِ ثم عن طريق لأفكاركِ الخاصة | 
| Ya o günün gelmesini bekleyeceğiz ya da kendi şartlarımızla savaşacağız. | Open Subtitles | إما ننتظر يوم وصوله إلينا أو يمكننا محاربته وفقًا لشروطنا الخاصة | 
| Onların da kendi topluluklarında büyüyüp gelişebilmeleri için fonlarla destek sağlıyoruz. | TED | ونحن ندعمهم بالتمويل حتى يتمكنوا من الانتشار، يمكنهم النمو ويمكنهم الازدهار داخل مجتمعاتهم الخاصة. | 
| 11 yaşında sigara içmeye başladım ve hemen sonra da kendi uyuşturucu ve alkol maceram başladı. | TED | عندما كان عمري 11 سنة، بدأت بالتدخين، التي بعد فترة وجيزة أدت إلى تجاربي الخاصة مع المخدرات والكحول. | 
| Şimdi biraz da kendi tecrübelerimden bahsedeceğim. | TED | سأنتقل الآن الى التحدث قليلاً عن تجربتي الخاصة. | 
| Hekim olmanın ikinci faydası da kendi hastalığınız üzerinde deneyler yapabilmenizdir. | TED | حسناً ،الميزة الثانية التي تحصل عليها كطبيب أنك تستطيع إجراء تجارب على العلل الخاصة بك. | 
| Müziği her zaman sevmiştim ve bu yeni programla da kendi müziğimi yapabildiğim için çok heyecanlıyım. | TED | كنت دائما محبا للموسيقى وأنا أشعر بالحماس لتوصيل موسيقاي الخاصة بالبرنامج الجديد | 
| kadar her şeyi kullanıyorlar. Söz dizimi algıları olduğundan, onların da kendi dilleri ve dil bilgisi kuralları olduğunu anlıyoruz. | TED | وفهمها لتركيب الجمل يشير إلى أن لديها لغتها وقواعدها الخاصة. | 
| Yani bir uzmanın adım adım şifre çözmesi, her olasılık için bir kural koyması yerine, artık bilgisayara örnekler veriyorsunuz ve o da kendi kurallarını çıkartıyor. | TED | فبدلًا من قيام خبير بكتابة، خطوة تلو الأخرى، قاعدة لكل حالة طارئة، ما تقوم بفعله هو أنك تزود الحاسب الآلي بالأمثلة وتجعله يتوصل إلى قواعده الخاصة | 
| Yarın Bombay'da kendi gazetesini satacak. | Open Subtitles | سوف يبيع جريدته الخاصة غدا في بومباي سيدي | 
| Farkı dünyalardan olsak da kendi kurallarımızı koyabiliriz. | Open Subtitles | نستطيع أن نعمل على مستوى آخر، نستطيع أن نضع قواعدنا الخاصة | 
| Bir de bu var bunu da kendi özel zevklerim için elimde tutacağım. | Open Subtitles | في العاب الحيوانات الليبي و هذه انا مُغرىّ لإبقائها لمتعتي الخاصة | 
| Troy Barlow, California, Torance'da kendi halı şirketini açtı. | Open Subtitles | تروي بارلو افتتح شكرته الخاصة بالسجاد في ترانس بكاليفورنيا. | 
| Ardından avukatlar yazıyı inceler. Onlar da kendi açılarından yazıyı yorumlar. | Open Subtitles | ثمّ تذهب إلى المحامين الذين يطبّقون أعبائهم الخاصة للبرهان | 
| Ama son zamanlarda, onlarin da kendi hayatlari oldugunu anlamaya basladim. | Open Subtitles | لكن مؤخراً أدركت أن لديهما حياتهـما الخاصة ليمضيا بها | 
| Evet, sonra da kendi ekipmanlarını getirdiler. | Open Subtitles | لكنهم فحصوا الغرفة عندما وصلنا نعم .. ثم احضروا ادواتهم الخاصة | 
| Her iki parçanın da kendi kas ve sinirleri vardır bu yüzden tüm ünite tam olarak hareketlidir ve kontrol edilebilir. | Open Subtitles | كل نصف يمتلك عضلته الخاصة و عصبه المغذي الخاص به وبذلك الأنبوب الملتحم متحرك و تحت سيطرة كاملة. | 
| Ne yani, bırakalım da kendi kanında yavaşça boğulsun mu? | Open Subtitles | إذاً من الأفضل أن ندعه يختنق بالبلازما الخاصة به؟ |