| Bu itirazda ki sıkıntı şudur o da yerel ekonomilerde herkesin birbirine ne kadar bağlı olduğuna dair yanlış anlamalar var. | TED | والمشكلة في ذلك الاعتراض أنها تعكس سوء فهم تام حيال كيف أن الاقتصادات المحلية تؤثر على كل من يكون مرتبطاً بها. |
| Bazı insanlar arkadaşça sohbet ya da yerel servislerle alakalı bilgi için | TED | بعض الناس يتصلون لمحادثة ودية ربما بعض المعلومات حول الخدمات المحلية |
| O da, yerel organ tedarik kurumuyla bağlantı kurdu, Washington Bölgesel Organ Nakli Topluluğu. | TED | وهي تواصلت مع منظمة شراء الأعضاء المحلية جمعية زرع الأعضاء الإقليمية بواشنطن |
| 14 yaşındayken, artan can sıkıcı sorularımdan bunalan annem, bunları tüm ülkeye sormam için Pakistan'da yerel bir İngilizce gazetede yazmaya başlamamı önerdi. | TED | وفي عمر 14 طفح كيلها بتزايد أسئلتي المزعجة فنصحتني أن أكتب للصحيفة المحلية الإنجليزية في باكستان لأطرح أسئلتي على البلد بأكمله، قالت لي. |
| Ben doğduktan hemen sonra da yerel yetkililer gelmiş ve annemin kısırlaştırılması emrini vermişlerdi. | TED | بعد ولادتي مباشرة قامت الجهات المسؤولة المحلية بأمر والدتي بقطع الخلف |
| Bu da yerel restoranların bir listesi. | Open Subtitles | هذه خريطة باسدينا ، وقائمة للمطاعم المحلية |
| Belki haylazin teki almistir. Bizim çocuklar da yerel gazetecilige bayiliyor zaten. | Open Subtitles | لأنه اذا كان هناك شئ يحبونه الأطفال فسيكون الصحيفة المحلية |
| Bu, devlet ya da yerel yönetim tarafından yapılmalı, yapılmadığı zaman ev çalışmaz. | TED | كان يجب اصلاحها من قبل حكومة الولاية أو الحكومة المحلية لم يتم اصلاحها ببساطة, المنزل لا يعمل. 21 بالمئة من الأشياء التي نصلحها |
| Yani bu durum, başka bir ciddi problem ve buradaki temel sorun fuhuş. Çünkü Amerika'da yerel yönetimler, yerel polisler, polis şefi, belediye başkanı ve benzerleri tarafından bilinmeyen bir genelev yok. | TED | إذاً هذه مشكلة أخرى خطيرة والمشكلة الأساسية هي الدعارة، حيث أنه لا يوجد بيت دعارة في أمريكا لايعرفه المسؤولون المحليون، والشرطة المحلية وقائد الشرطة والمحافظ وآخرون. |
| ve akşamları da yerel tiyatroda başrol oyuncusuydu. | Open Subtitles | و المشاركة بالمسرحيات المحلية بالمساء |
| - Bırakalım da yerel polis ilgilensin. | Open Subtitles | سندع الشرطة المحلية تتعامل مع الامر |
| O da yerel haber kanalına, | Open Subtitles | الذي أتصل بالأخبار المحلية ... |
| Komiser muavini OSPD'den Jensen, tutuklamayı yapacak ve memur Thurgood Notgood da yerel yetkilidir. | Open Subtitles | هذا الرقيب (جينسين)، ضابط الاعتقال والضابط (ثورغود ناتغود) سلطة القضاء المحلية |
| Evinizde güvende hissetmemeyi hayal edin edebiliyorsanız -- suç veya hırsızlık yüzünden değil sadece şu sebepten: bulunduğunuz evin -- bulunduğunuz evin -- yapısal özelliklerine güvenmediğiniz için, ya da inşasında toksik bileşenler kullanılmış olması ya da yerel doğal afet standartlarına uygun olmaması. | TED | تخيل لو أنك لا تشعر بالأمان في منزلك - ليس من الجريمة أو السرقة، لكن من الحقيقة أن المبنى الذي تعيش فيه - المبنى الذي تعيش فيه - قد لا يكون سليماً من الناحية الهيكلية أو أنه لم يبنى من عناصر غير سامة أو لم يستوفي المعايير المحلية لمقاومة الكوارث الطبيعية. |