| Senden daha fazlasını bekliyordum. Bundan daha akıllı olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | توقعت أن تكونى أكثر تفهمأ ظننت لأنك أذكى من هذا |
| Bir adam nasıl olur da tüm polis teşkilatından daha akıllı olduğunu düşünür? | Open Subtitles | لا شيء؟ كيف يمكن لشخص أن يظن نفسه أذكى من قوات الشرطة بأكملها؟ |
| Mimarlar daha çevreci, daha akıllı ve daha rahat binaları yapmayı zaten biliyorlar. | TED | يعرف المهندسون مسبقا كيف يبنون بنايات صديقة للبيئة أكثر ذكاء وأسهل في الاستخدام. |
| Benim çalışma sahamda ise olduğundan daha akıllı görünmek çaresiz bir durumdur. | Open Subtitles | في مجال عملي,الجميع كان يائساً للغاية من ان يظهر اذكى بما هو كان عليه |
| Müzik bizi daha akıllı, sağlıklı ve mutlu yapar. | TED | تجعلنا الموسيقى أكثر ذكاءً وصحة وسعادة. |
| Bu koşucu şimdiye kadar gördüklerimizden daha akıllı. | Open Subtitles | هذه الأله أذكى من أى شيء رايناه حتى الآن |
| Ne hakkında olursa olsun, göründüğünden daha akıllı davranıyorsun. | Open Subtitles | أياً كان، تبدو أذكى من هذا، دعك من الأمر |
| Ama bazen beynin, vücudundan daha akıllı olmak zorundadır. | Open Subtitles | لكن أحيانا يجب أن يكون دماغك أذكى من جسمك، تعرف؟ |
| Seni yanlış tanımışım. daha akıllı olursun sanmıştım. | Open Subtitles | لقد أسأت الحكم عليك ظننت انك أذكى من ذلك |
| Oh neşeli biriydi. Düşündüğünden daha akıllı! Ve o benimdi. | Open Subtitles | لقد كانت طيّبةً ، مرحةً كانت أذكى من ما كانت تعتقد ، و كانت حبيبتي |
| Buradaki tek yarım akıllı kişi o. Anlayacağın senden daha akıllı. | Open Subtitles | أنه هو الوحيد هنا اللذي يمتلك دماغاً أكثر ذكاء مما كنت ستكون يوماً |
| Üç boyutlu televizyon sayesinde kendinden geçtiğinde... daha akıllı olmak için senin beyin enerjini kullandım. | Open Subtitles | بينما كنت تحت التأثير المغناطيسي للتلفزيون الثلاثي الأبعاد لقد أستخدمت طاقتك العصبية لأصبح أكثر ذكاء |
| Bizi öldüren bu adamların bizden daha akıllı olduklarını mı düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | هل تضن أن الناس الذين يقتلون بسببنا أكثر ذكاء منا؟ |
| Akıllanmanın tek yolu, daha akıllı bir rakiple oynamaktır. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لكى تصبح اذكى هى ان تلاعب خصم اذكى |
| Bizden daha akıllı olduğun için kuralların sana uygulanmadığını... düşünüyorsun ama sana bazı haberlerim var. | Open Subtitles | تعتقدين أن القوانين لن تنطبق عليكِ لأنكِ اذكى من الباقين هنا، ولكن لدي أخبار سارة لكِ |
| daha akıllı birini kullanmalıydılar güzel bir elemanı patronun ofisine gönderirsin o ukalaca onu düzmeye çalışırken bilgisayarındaki yeni fikirleri çalarsın. | Open Subtitles | عادة المنافسة تكون اذكى من ارسال موظفة مؤقته جميلة الى مكتب رئيسها لتجسس على جهازه ومحاولة ايجاد افكار جديدة |
| Bilgisayarları daha akıllı hâle getirmek, onlara hissedebilme yetisini vermez. | TED | مجرد جعل الحواسب الآلية أكثر ذكاءً لن يجعلها عاطفية. |
| Yüksek bütçelere ya da büyük strateji planlarına ihtiyacınız yok, sadece neye sahip olduğunuza ve ona nerede sahip olduğunuz hakkında daha akıllı düşünme yollarına ihtiyacınız var. | TED | أنت لا تحتاج ميزانية أكبر أو خطط استراتيجية كبرى. أنت ببساطة تحتاج طرق أكثر ذكاءً للتفكير في ما الذي تملكه وأين تملكه. |
| Bazen bunun sonucunda daha güçlü, daha akıllı bir sonraki felaketle başa çıkmak için daha donanımlı olduğunuzu görürsünüz. | Open Subtitles | أحيانا تجد نفسك أصبحت أقوى نتيجة لذلك، أكثر حكمة, مسلحا بشكل أفضل لتتعامل مع المصيبة التالية الكبيرة التي ستأتي. |
| Bir noktada da bizden daha akıllı makineler inşa edeceğiz ve bizden akıllı makinelerimiz olduğunda onlar, kendilerini geliştirmeye başlayacaklar. | TED | وعند نقطة معينة، سنبني آلياتٍ أذكى مما نحن عليه، وحالما يصبح لدينا آليات أذكى مننا، سوف تبدأ بتحسين نفسها. |
| Daha dikkatli olmak zorundayız. daha akıllı olmak zorundayız. | Open Subtitles | فكلّ ما علينا أن نكون أكثر حذراً، أن نتحلّى بذكاء أكبر |
| 27 yaşında, 15 yaşındaki halimden birazcık bile daha akıllı değilim. | Open Subtitles | .أنا لستُ أذكى بكثير و أنا بسنّ السابعة و العشرون مما قد كنتُ عليه بسنّ الخامسة عشرة |
| Öbür annelerden daha akıllı olduğunu düşünüyorsun ama değilsin. | Open Subtitles | تظنين أنكي أذكي من الأمهات الأخريات؟ لستي كذلك. |
| Bu daha akıllı, daha yaşlı karıncaların tecrübesinden dolayı değildir. | TED | إنها ليست نتيجة لتجربة النمل كبار السن ، وأكثر حكمة. |
| Kurnazdır senin kardeşin, düşündüğünden daha akıllı biri. | Open Subtitles | أخوك شخص مخادع إنه أذكى بكثير مما تظن |
| Ondan daha akıllı, daha kendinden emin, daha konuşmasını bilen biriyim. | Open Subtitles | أنا أذكى منه , أكثر ثقه و أكثر وضوحاً.. |
| Senden çok daha akıllı. | Open Subtitles | هي ليست مثلك هي أذكى كثيرا منك |
| Tek gerçek amacım kötülerden daha akıllı olmak. | Open Subtitles | غرضي الحقيقي الوحيد ل يَكُونُ أذكى مِنْ الرجالِ السيئينِ، |
| Kendilerini farklı boyutlarda olmak üzere, daha güzel, daha akıllı ve diğerlerinden daha önemli görüyorlar ve özel davranılmayı hak ettiklerini düşünüyorlar. | TED | وبدرجات مختلفة يعتقد النرجسيون أنهم أفضل مظهرأ وأذكى وأكثر أهمية من الآخرين وبأنهم يستحقون معاملة خاصة. |