| O zaman Daha evvel konuştuğumuz konu hakkında... - ...seni hiç rahatsız etmeyeyim. | Open Subtitles | فهمتُ، إذاً لن أزعجك بشأن ذلك الأمر الذي تحدثنا عنه في وقت سابق. |
| Daha evvel bana bir şey söyleyemek istiyormuşsun gibiydin.. | Open Subtitles | تعرف، في وقت سابق حصلت على شعور أنك كنت تريد أن تقول لي شيئا، |
| Daha evvel şüphelilerle silahlı çatışmaya giren bir Güney Bölgesi polis memurunun beyaz bir SUV ile takipte olduğu bildirildi. | Open Subtitles | حول ماذا ذلك؟ "ورد، أن ضابط المخفر الجنوبي" "الّذي إشتبك في تبادل إطلاق نار مع المشتبه بهم في وقت سابق" |
| Daha evvel arabada olanların sebebi de buydu, hani sana bağırdığında. | Open Subtitles | ذلك ما كان عليه ذلك الأمر في السيارة في وقت سابق عندما صرخ عليك. |
| Daha evvel, Dustin'in küçükken fiziksel bir travma geçirip geçirmediğini sorduğumda bundan bahsetmemenizin bir sebebi var mı? | Open Subtitles | هل هُناك أيّ سبب منعكم من ذِكر ذلك في وقت سابق عندما سألتكم إذا كان هناك أي صدمة جسديّة في حياة (داستن) ؟ |
| Biliyorum. Başbakanla Daha evvel görüştük. | Open Subtitles | أعلم، كانت لي محادثة مع رئيس الوزراء في وقت سابق. |
| Daha evvel, seninle öyle konuştuğum için özür dilerim. | Open Subtitles | أعتذر على طريقة تحدثي إليك في وقت سابق. |
| Daha evvel, beni baba gibi gördüğünü söylediğin için müteşekkirim bu lafı olayların heyecanına kapılarak söylemiş olsan bile. | Open Subtitles | أقدّر ما قلته لي في وقت سابق حول كوني بمثابة أب لك... حتى وإن قيل في خضم المعركة. |
| - Daha evvel bahsetmek istedin mi? | Open Subtitles | - ، هل أردت التحدث عن في وقت سابق |
| Peder Daha evvel evine uğradı da. | Open Subtitles | جاء القس لمنزلك في وقت سابق. |