| EM: Bazı turlar son derece sorunlu. CA: Kesinlikle daha pahalı. | TED | أ م: بعض البوارخ ستمثل مشكلة كبيرة. ك أ: ستكون بالتأكيد أكثر تكلفة. |
| daha pahalı fakat daha etkilidir. | Open Subtitles | أكثر تكلفة بشكل طبيعي بل أكثر من ذلك بكثير فعالة. |
| Şu yeni soğutucu benim arabadan daha pahalı. | Open Subtitles | تلك المجمده الجديده تكلف أكثر من سيارتي. |
| Bana dedi ki, bu kehanete göre, bir gün gelecek ve bir kilo su, bir kilo altından daha pahalı olacak. | TED | والنبوءة تقول، أنه سيأتي على الناس أيام تكون أوقية الماء أغلى من أوقية الذهب. |
| Çatıyı yaptırmak arabanın kendisinden daha pahalı. | Open Subtitles | تصليح السقف وحده يكلّف أكثر من قيمة السيارة |
| Garsonun küpeleri arabamdan daha pahalı. | Open Subtitles | أقراط النادلة تُكلف أكثر من سيارتي |
| Çantadan daha pahalı olduğunu garanti edebilirim. | Open Subtitles | أستطيع ضمان أنها أثمن من حقيبتك |
| Özellikle Julliard'da bir dönemden daha pahalı olduğu için. | Open Subtitles | وخصوصا عندما يكون ثمنه اغلى من فصل دراسي كامل في جامعة جوليارد |
| İpotekleri evden daha pahalı. Banka ellerinden alacakmış. | Open Subtitles | الرهن يساوي أكثر من سعره البنك يضغط عليها |
| Hangisi daha pahalı, papağan mı, kertenkele mi? | Open Subtitles | والآن, مالذي يكلف أكثر, الببغاء أم السحلية؟ |
| Vecuronium rakiplerinden biraz daha pahalı olsa da birkaç kötü yan etkileri de bulunur. | Open Subtitles | وبينما فيكورونيوم أكثر تكلفة من المنافسة, وتنتج القليل من الآثار الجانبية |
| Orijinal planlardaki malzemeler değişiklik talimatlarındaki malzemelerden hep daha pahalı malzemeler. | Open Subtitles | تخطيطاته الأصليّة استخدمت دوماً مواد أكثر تكلفة من تلك التي على طلبات التغيير. |
| (Kahkaha) Burada ise daha pahalı bir araba örneği, bir Prius, durmadan geçiyor ve bir BMW de aynısını yapıyor. | TED | (ضحك ) الآن هنا مثال لسيارة أكثر تكلفة تمر عبر الطريق: سيارة بريوس، وسيارة بي أم دبليو تفعل الشيء نفسه. |
| İkinciden sonra yoruluyorum, o yüzden üçüncü daha pahalı. | Open Subtitles | حسناً, أنا أتعب بعد المعزوفة الثانية لذلك الثالثة تكلف أكثر |
| Bu takım, senin bütün eğitim masraflarından daha pahalı. | Open Subtitles | هذه البدلة تكلف أكثر مما كلف تثقيفك |
| Benimkinden daha pahalı olduğu açıktı. | Open Subtitles | عندما أدركت أن شقة بول ألين تطل على الحديقة وأنها بوضوح أغلى من شقتي |
| - Hayır, hayır, hayır. Bunu kabul edemem. Arabamdan bile daha pahalı. | Open Subtitles | لا ، لا ، لا حقاً ، لايمكني هذا يكلّف أكثر من ثمن سيارتي |
| IWC marka. Arabamdan daha pahalı. | Open Subtitles | "أي دبليو سي" تُكلف أكثر من سيارتي. |
| Bu da onundu. Arabamdan daha pahalı. Bu süper bir şey. | Open Subtitles | أعني أنه أثمن من سيارتي، إنه... |
| Dükkandaki eleman bunların çok daha pahalı şaraplarla aynı tatta olduğunu ve birkaç yüz dolara epey geldiğini söyledi. | Open Subtitles | الرجل في المتجر قال أن مذاق هذه على غرار اغلى انواع الخمور وببضع المئات من الدولارات فقط يمكن الحصول على الكثير منها |
| "Gayet hoş" mu? Bu şey arabandan daha pahalı. | Open Subtitles | لطيف جدا هذا الشيء يساوي أكثر من سيارتك |
| Neden kafeinsiz kahve normal kahveden daha pahalı değil? | Open Subtitles | عديمة الكافيين لا يكلف أكثر من القهوة العادية؟ |
| Ama bu, bak, biraz daha pahalı fakat değer. | Open Subtitles | الان,هذا اسمع,انه مكلف أكثر لكن الامر يستحق ذلك |
| Fakir olmaktan daha pahalı bir şey yoktur deriz. | Open Subtitles | نقول لا يوجد شيء مكلف مثل أن تكون فقيراً. |
| Buraya kiramdan daha pahalı olan şu Cabarnet'den birkaç şişe almak için geldim. | Open Subtitles | أنا هنا فقط لأحضر بعض الزجاجات من هذه الكابرنيت، والتي هي أغلى من إيجاري. |
| İşin komik yanıysa, ilaç kullanmayayım diye kullandığı korsenin ilaçlardan çok daha pahalı olması. | Open Subtitles | المضحك هو... أن الدعامة كلفت أكثر من الدواء الذي كان سيمنع حاجتها إليه |
| Sadece sizi yaraladığı gerçeği değil. Ayrıca, Porsche BMW'den daha pahalı. | Open Subtitles | وليس السبب هى الجراح "التي تُسبُبها ولكنها أغلى بكثير مِن الـ"بي إم |
| Güneş fırınları daha pahalı bir malzeme kullanılarak onarılabilir. | Open Subtitles | عن طريق استخدام مواد أكثر كلفة |