| Şu bir gerçek ki bugün dünya daha önce olduğundan çok daha tehlikeli. | TED | من الواضح أن العالم اليوم أصبح أكثر خطورة مما كان عليه من قبل. |
| Kendini kutsal görevde sanan aşağılık bir heriften daha tehlikeli ne olabilir? | Open Subtitles | لا يوجد شئ أكثر خطورة من احمق يظن أنه في مهمة مقدسة |
| Onsuz, 23. tümendeki her asker için görevler çok daha tehlikeli. | Open Subtitles | من دونه ، المهمة أكثر خطورة على كل جندي بالـ 23 |
| Dışarıda ayı ve kurtlardan daha tehlikeli bir şey var. | Open Subtitles | هنالك شيءٌ ما أخطر من ذئب أو دب في الخارج |
| Kafes kapanıyor, şimdi Joseph daha tehlikeli bir şey yapmak zorunda. | Open Subtitles | الشبكة مُغلَقة, وعلى جوزيف الآن أن يقوم بشيءٍ أكثر خطورة ً، |
| Daha önce keşfettiğimiz her şeyden daha tehlikeli olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | بدأت أعتقد بإنها أكثر خطورة من أي شيء قد عرفناه |
| Korkuyorsam, daha tehlikeli yerlere gittim. | TED | إذا كنت خائفة، كنت أذهب إلى أماكن أكثر خطورة. |
| Yabani hindiler, su samurundan biraz daha tehlikeli, pandalar ise uğur böceklerinden iki kat daha sevimliymiş. | TED | الديوك الرومية البرية تعتبر أكثر خطورة بقليل من ثعالب البحر، والباندا أكثر تحبباً بمرتين من حشرة الخنفساء. |
| Aslında bu, şifreleri bir yere yazmaktan daha tehlikeli. Çünkü bu durum sizi saldırganlara karşı açık duruma getirecektir. | TED | في الواقع هذا أكثر خطورة من تدوين كلمة المرور الخاصة بك لأنه يجعلك أكثر عرضة للمهاجمين |
| Aksi takdirde, güvenlik adına, bulduğumuzdan çok daha tehlikeli ve çok daha istikrarsız bir dünya bırakma riskini alıyoruz. | TED | غير ذلك، باسم الأمن، نحن نُخاطر بترك العالم كمكان أكثر خطورة وأقل استقرارًا مما وجدناه عليه. |
| Ama kesinlikle bazılarımız için dünyayı daha tehlikeli bir hale getiriyorlar. | TED | ولكنها بالتأكيد تجعل العالم مكاناً أكثر خطورة بالنسبة للبعض منا. |
| Bu dijital bölünmeden kurtulmalıyız. Çünkü, teknoloji ilerledikçe, bu kamplaşmanın daha tehlikeli sonuçları oluyor. | TED | يجب أن نخرج من هذه الفجوات الرقمية، لأنه مع تقدم التكنولوجيا لدينا، عواقب القبلية لدينا تصبح أكثر خطورة. |
| Yine de konak değiştirmesi yayılma aşamasına geldiğinde virüs çok daha tehlikeli bir hal alır. | TED | إلا أنه، بمجرد أن تصل قفزة بين العوائل إلى مرحلة الانتقال، يصبح الفيروس أكثر خطورة بكثير. |
| EM: Patentini almadık. CA: Patentini almadınız çünkü patentini almak, almamaktan daha tehlikeli diye düşünüyorsunuz. | TED | أ م: نعم، نحن لم نسجل براءات اختراع. ك أ: لم تسجلها لأنك اعتقدتَ أن تسجيل براءة الاختراع أخطر من عدم تسجيلها أساساً. |
| Fakat bildiğini sanmak bilgisizlikten daha tehlikeli olabilir. | TED | ولكن وهم المعرفة يمكن أن يكون أخطر من الجهل |
| Bir barış adamı. Ve bir fikir adamı, fikirleri olan bir adamdan daha tehlikeli birşey yoktur efendim. | Open Subtitles | بل رجل فكر ، و ليس هناك أخطر من رجل الفكر |
| Şimdi onun için daha tehlikeli olabilecek bir risk alıyorum. | Open Subtitles | وبما أني أعرض نفسي لمخاطر أكثر، أصبح الأمر أكثر خطراً عليها. |
| Öyleyiz. Zekamız arttıkça, dünyamız daha tehlikeli oldu. | Open Subtitles | عندما نصبح اكثر ذكائا يصبح عالمنا اكثر خطورة |
| Ama galaksimizin hayâl ettiğimizden daha karmaşık, daha tehlikeli olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | لكننا ندرك أن مجرتنا أكثر تعقيداً .. وأكثر خطورة مما تخيلنا على الإطلاق |
| Evet ama daha tehlikeli olan ne var biliyor musun? | Open Subtitles | . اجل , ولكن اولا تعلمين ما هو الاكثر خطورة ؟ |
| Daha güvenli olduğunu sanıyorlar ama aslında daha tehlikeli. | Open Subtitles | يعتقدون أنهم أكثر أماناً لكن في الواقع هم في خطر أكبر |
| Ve baruttan veya mızraktan çok daha tehlikeli bir silahları vardı. | Open Subtitles | وقد كانوا مسلحين بما هو أخطر كثيراً من البارود أو السكين |
| Böylece oğlumun bana sunulandan daha tehlikeli bir ülkede yetişmekte olduğu gerçeğiyle yüzleştim. | TED | وكان علي أن أصطدم بالحقيقة أن ابني يكبر في دولة أكثر خطورةً عليه من التي أُعطيت لي. |
| Bu harita belki de Washington'un kendisinin bile hayal edebileceğinden çok daha tehlikeli. | Open Subtitles | هذه الخريطة من الخطورة بمقام لدرجة ربما لم يتخيلها (واشنطن) نفسه. |
| Bu çok tehlikeli. - Yoksulluktan daha tehlikeli değil! | Open Subtitles | -حسناً، ليس في مثل خطورة الفقر ! |
| O olmadan bu tehditler çok daha tehlikeli bir hâle gelir. | TED | وبدونه فستتصاعد تلك التهديدات إلى شيء أخطر بكثير. |
| Ama göremediklerimiz arasında daha tehlikeli olan bir şey var. | Open Subtitles | لكن هناك ما هو أشد خطورة فيما تعجزون رؤيته. |
| Kasabaya gelecek olan insanlar düşündüğümden çok daha tehlikeli kişiler... | Open Subtitles | القادمون للبلدة أشدّ خطراً ممّا اعتقدت في البداية |
| İdman arkadaşımdan daha tehlikeli olamaz. | Open Subtitles | محال أن يكون أكثر خطرًا من شريكتي الملاكمة. |