| Bana kalırsa sen de artık bu ailenin daimi bir parçasısın. | Open Subtitles | , بقدر ما أنا مهتم أنت جزءا دائم من عائلتنا الآن |
| Atalarımızın daimi hatırlatıcısı. | Open Subtitles | مدفن مثل مدفن عائلتنا تذكير دائم بتراث واحد |
| Görüyor musunuz? Ancak Finans Bakanı, Finans Bakanı`nın daimi Sekreteri, bana yazıp, bu bilginin de muaf tutulduğunu söylediler | TED | فهمتم؟ لكن وزارة المالية، الأمين الدائم لوزارة المالية، كتب لي وقال لي، أن المعلومات معفاة أيضا. |
| Belki Majesteleri aynı zamanda, Leydi Elizabeth'in de Leydi Mary gibi, sarayda daimi odaları olmasına izin verebilir? | Open Subtitles | وربما يوافق صاحب الجلالة أيضا بما يخص السكن الدائم للسيدة اليزابيث في البلاط, مثل السيدة ماري؟ |
| İçlerindeki Terrigen'ı daimi olarak tetiklemeden güçlerini tespit edebileceğimizi kast ettim. | Open Subtitles | ما قصدته،أنه يمكننا تحديد قواهم بدون إثارة دائمة للتريجنسيس في الشخص |
| daimi Komite'yi doğru yolun bu olduğuna ikna etmem yedi yılımı aldı. | Open Subtitles | لقد إستغرقت 7 سنوات لأقنع اللجنة الدائمة أن هذا هو التصرف الصحيح |
| Gece yarısından sonra geçerli geçiş kartı olmayanlar... ..daimi olarak gözaltına alınacaklardır. | Open Subtitles | أي شخص لا يحمل بطاقة عبور صالحة بعد منتصف الليل سوف يحتجز بشكل دائم |
| Gece yarısından sonra geçerli geçiş kartı olmayanlar daimi olarak gözaltına alınacaklardır. | Open Subtitles | أي شخص لا يحمل بطاقة عبور صالحة بعد منتصف الليل سوف يحتجز بشكل دائم |
| Çünkü eğer saklamazsan... seni daimi susturmak zorunda kalırız. | Open Subtitles | لانكَ إذا لم تفعل نحن سنخرسكَ بشكلِ دائم |
| Çok fazla sayıdaki kaya balığı daimi bir mekan bulup akıntıların en güçlü ve planktonların en yoğun olduğu yerlerde beslenirler. | Open Subtitles | تقطن هنا بشكل دائم أعداد كبيرة من الأسماك المرجانية و هي تجد طعامها حيث أقوى التيارات |
| Mabedimiz Macragge'in daimi şerefi namına tüm bunları borçlu olduğumuz Papazlar Meclisi ve ilk savaşımız adına. | Open Subtitles | من اجل المجد الدائم لحصن بلدنا ماكراج بإسم البيت الذي ندين له جميعا |
| Ayrıca daimi 5.00 gölgenle senin çevrende olmak hiç harika değil. | Open Subtitles | وأنت مع ظل الخامسة الدائم أنت لَسْتَ ذلك العظيمِ الذي يمكن أن يكون بالجوار |
| Seninle birlikte saf, yoğun ve daimi bir aşk yaşamaya yaklaşıyorum. | Open Subtitles | أنا قريب جداً من الشعور بالحب النقي الدائم معكِ |
| İnsanların görüşleri de değişiyor yani görüşleri de daimi değil. | TED | كما يغيرون وجهات نظرهم، وبالتالي فإن آرائهم غير دائمة. |
| O çocuğun dört senedir daimi evlat edinilmesi gerektiğini söylüyorum. | Open Subtitles | أعني لقد كنت أوصي فقط بحضانة دائمة لهذه الطفلة لأربع سنوات حتى الآن |
| daimi alacakaranlık. Burns'ün sağladığı elektrikle aydınlanıyor. | Open Subtitles | إنارة دائمة ، تستمد الطاقة من كهربائي الجديدة |
| Duyma kaybı değerlendirmesi ses geçirmez bir odada daimi bir dizi ekipman eşliğinde, bir odyolog tarafından yapılıyor. | TED | إن اختبار فقدان السمع يتطلب في العادة كشفًا عند اختصاصي السمع في غرفة عازلة للصوت، مع الكثير من المعدات الدائمة. |
| Vekil Hollanda sarayının daimi elçiliğine. | Open Subtitles | في السفارة الدائمة لبلاط ريجنت في هولندا |
| Bir dile sonradan vardığınızda, orada daimi bir hayal kırıklığı yaşarsınız. | TED | عندما تكون حديث عهد بلغة ما, ما يحصل هو أنك تعيش هناك ويلازمك شعور مستمر ودائم بالاحباط. |
| insanın, içsel ve dışsal dünya arasındaki köprüleri kurabilmesi için, daimi bir meditasyon haline girmesinin yolu olarak bu taş gömütler kullanılırdı. | Open Subtitles | حيث تم استخدام الدولمين للدخول في التأمل الأبدي باعتبارها وسيلة البشر لربط العالمين الداخلي والخارجي. |
| Takdir edersiniz ki böyle bir şeyi düşündüğünüzde daimi olan hemen hemen hiçbir şeyini bulamazsınız. | TED | لو نظرتم إلى شيء مثل ذلك، فيمكنكم تقدير حقيقة أنه وبطرق مختلفة، ليس هناك شيء ثابت في هذا. |
| Ve bu cinayetin, öğrenci topluluğu ile daimi oturma izni olanlar arasındaki kızışmayı artırması endişesi var. | Open Subtitles | وهناك قلق بأن جريمة القتل قد تُصعّد الإحتكاك بين مجتمع الطلبة والمقيمين الدائمين. |
| Bu yüzden daimi hareketi elde etmekten henüz çok uzağız. | Open Subtitles | لذا، نحن بعيدون كلّ البعد عن مبدأ الدوران المستمر .. |
| Ya görünüşte münferit olan her nesne, aslında o nesnenin dünyamıza girip çıkan daimi dalgasının bir parçası ise? | TED | ماذا لو كان كل جسم يبدو معزولا كان في الواقع مجرد موجة مستمرة من هذا الكائن مارة عبر عالمنا؟ |
| Ama bence bundan sonra onun, gerçek annesiyle daimi olarak daha fazla zaman geçirmesine izin vermeyi düşünmelisin. | Open Subtitles | لكن أظن انك يجب أن تعتبري تركها قضاء وقت مع والدتها البيولوجية بشكل متواصل. |
| Ve birden bire farkettim ki nereye gittiğim ve nereden geldiğim hiç önemli değildi çünkü temelde hepimiz daimi olarak yerlerinden edilmiş kişileriz. | TED | وبعدها فجأة أدركت أنه لا فرق على الإطلاق أين كنت ذاهبة، أو من أين أتيت لأننا في الاساس كنّا جميعاً نازحين دائمين. |
| Kırmızı renk, ve siyah renk, gündüzün geceye daimi değişimini temsil ederler. | TED | هناك اللون الأحمر واللون الأسود، ممثلة التغيير المستمر من اليوم إلى الليل. |
| daimi müşterilerimden biri geçen gün geldi, ve masada bir 50'lik kaybetti. | Open Subtitles | أصغي إلي، أحد أعضائي النظاميين جاء هنا قبل أيام ,قليلة .سقط حوالي 50 كبير على المناضد هناك |