| Destek dalgıçları cankurtaran halatına her 50 fitte bir emniyet tüpü bağlıyor. | Open Subtitles | دعم الغواصين بإرفاق اسطوانات الأمان الملحقة إلى حبل الحياة |
| Sahil Güvenlik dalgıçları görevlendirdi. | Open Subtitles | حسناً، خفر السواحل امروا الغواصين بالعمل |
| Şu dalgıçları sudan çıkart. | Open Subtitles | الحصول على هذه الغواصين من الماء. |
| Bu bir lise öğrencisinin resmi, takımımızın çalıştığı scuba dalgıçları. | TED | هذه هي صورة من طلاب المدارس الثانوية، غواصين عملنا معهم في فريقنا. |
| Sovyetler yapmadan kayıp bombayı bulma ve toplama görevi olanlar işte burada görülen uzman donanma derin dalgıçları. | Open Subtitles | كلف بالبحث عن القنبلة و استعادتها قبل السوفييت ابرز غواصين البحرية الذين نراهم هنا فى الصورة |
| Güvenlik dalgıçları inebileceği kadar iniyor ve sonra duruyorlar. | Open Subtitles | يهبط غوّاصي الأمان بقدر ما يستطيعون ويتوقّفون |
| Yeterince oksijen alamayan derin deniz dalgıçları gibi-- kafalarından bir şeyler geçmeye başladı. | Open Subtitles | مثل أولئك غوّاصي البحر العميق ذلك لا يحصلون على بما فيه الكفاية أوكسجين... بدايات ناجحة تتحايل على ' em. |
| Bence dalgıçları tekrar gönderip her bir mayına patlayıcı yerleştirelim ve tek tek patlatalım. | Open Subtitles | أقول أن نرسل الغواصين مجدداً و نلصق سي-4 إلى كل لغم و نفجرها واحدة تلو الأخرى. |
| Bu olguya "vurgun", "dekompresyon hastalığı" veya "dalgıç hastalığı" denir, çünkü derin deniz tüplü dalgıçları yüzeye çok hızlı çıktıklarında bunu yaşarlar. | TED | الضهرة تعرف بـ"تخفيض الضغط" بالأحرى مرض تخفيض الضغط أو "مرض الغواصين" هذا ما يعيشه غواصي البحار العميقة عند خروجهم بسرعة |
| Sahil kıyısında oturuyorlar. dalgıçları oraya göndermemiz gerek. | Open Subtitles | منزلهم يطل على الماء علينا جلب غواصين الى هناك |
| dalgıçları gönder, Şu gemiyi çekin. | Open Subtitles | احضر غواصين في المياه لقطر المركب |