| Bunun etkisi, tabi ki, sadece kehribar tahıl dalgaları değil, dağlar kadar tahıl. | TED | تأثير ذلك بالطبع، هو أنه ليس فقط موجات الكهرمان للحبوب، إنه جبال لأشياء. |
| Yerkabuğundan aşağıya şok dalgaları göndermek zemine 90 kiloluk patlayıcılar yerleştirerek gerçekleşir. | Open Subtitles | لإرسال موجات صدميّة عميقاً تحت القشرة، تم زرع 200 باوند من المتفجرات. |
| Kendi enerjimiz üretmeyi ve radyo dalgaları üzerinden haberleşmeyi başardık. | Open Subtitles | تمكنّا من إنتاج الطاقة الخاصة بنا والتواصل عبر موجات الراديو |
| Ses dalgaları, insan duyumu aralığının dışında oluşan infrasonik frekanslar taşıyabilir. | Open Subtitles | الموجات الصوتية تحمل الترددات الصوتية التي تحدث خارج النطاق السمعي للانسان |
| Batmaya başladığında acil yardım çağrısı yollar radyo dalgaları yerine enzimleri kullanır yalnız. | Open Subtitles | فحينَ يبدأُ بالغرق يرسلُ نداءَ استغاثة لكن بدلاً من الموجات الراديويّة يستعملُ الإنزيمات |
| Şili'deki depremi okudum ve tüm Pasifik okyanusunu etkileyen tsunami dalgaları hakkında okudum. | TED | لقد قرأت عن الهزة الارضية التي ضربت التشيلي مؤخراً وكيف ان موجة التسونامي انتشرت على كامل المحيط الاطلسي |
| Dikkatlice analiz ettiğimizde radyasyonun gökyüzündeki gidişi kütle çekimi dalgaları sonucunda olabilir dış evrendeki parçacıklar sayesinde seyahat etmiş oluruz. | Open Subtitles | وهكذا من خلال تحليل نموذج الإشعاعات في السماء يمكننا أن نؤكد إن كانت موجات الجاذبية تتنقل عبر قسمنا من الكون |
| Ve radyo dalgaları var, az önce bahsettiğim sorunlara sahipler. | TED | وثم لدينا موجات الراديو, لديها القضايا التي ذكرتها للتو |
| Radyo dalgaları spektrumuyla karşılaştırdım, onun boyutlarını görünür ışığın spektrumunun boyutlarıyla. | TED | قارنت طيف موجات الراديو حجمها مع حجم طيف الضوء المرئي |
| Havadaki akustik titreşimler, havadaki minik enerji dalgaları kulak zarımızı gıdıklar. | TED | إنها اهتزازات صوتية في الهواء , موجات صغيرة من الطاقة في الهواء تدغدغ طبلة أذننا. |
| Beyin dalgaları teknolojisi bizi anlayabilir, hislerimizi tahmin edebilir ve bizim ihtiyaçlarımıza en iyi çözümü bulur. | TED | تقنية موجات المخ يمكنها أن تفهمنا، وتتوقع عواطفنا وإيجاد أفضل الحلول لإحتياجاتنا. |
| Diğer taraftan, teta dalgaları görsel işlemleme, sürücünün düşünme durumu gibi birçok bilişsel aktivite ile ilişkilidir. | TED | وفي المقابل، موجات ثيتا ترتبط مع الكثير من النشاط الإدراكي, مثل المعالجة المرئية، الأشياء التي يفكر فيها السائقً. |
| Şimdi, bunu ölçebiliyoruz ve teta ve alfa dalgaları arasındaki göreceli güç farkına bakabiliyoruz. | TED | الآن، يمكن أن نقيس هذا، ويمكننا أن ننظر إلى القوة النسبية بين موجات ثيتا وموجات ألفا. |
| Bu beyin dalgaları bilgi içeriyor mu? | TED | هل يوجد معلومات مُضمّنة في موجات الدماغ؟ |
| İki adet dar boşluktan geçen dalgaları üreten bir de jeneratörüm var. | Open Subtitles | لدي مولد ينتج الموجات التي تمر من خلال اثنتين من الفجوات الضيقة. |
| O yüzden teorik olarak ses ötesi dalgaları kullanarak moleküler yapılarını bozabiliriz. | Open Subtitles | إذاً، نظرياً من خلال إستخدام الموجات الصوتية نستطيع أن نُحطم هيكل جسيماتهم. |
| Ultrason dalgaları insan bedeni dokularından geçerken ısınmaya yol açar. | Open Subtitles | الموجات فوق الصوتيّة تُشعل الأنسجة البشريّة أثناء مرورها خلال الجسم |
| Elektrolitler, kandaki gaz seviyeleri, beyin dalgaları. | Open Subtitles | المنحلات بالكهرباء، غاز الدمّ يستوي، نشاط موجة دماغية. |
| Yani yeniliklerin dalgaları bir şekilde alçalıp yükselirken gelgitler daima klasik olanı yakalıyor. | TED | لذا بطريقة ما، أمواج التجديد في حالة مد وجزر بينما دائمًا ما تمسك الأمواج بالكلاسيكيات. |
| Yine dalgaları ölçmek için kuzey güney doğrultusuna yerleştirdiğimiz bir jeofonumuz var. | Open Subtitles | كما ثمة جيوفون شماليّ جنوبيّ سيقوم بقياس المكون الشماليّ الجنوبيّ من الموجة. |
| Bize doğru gelen cisimlerin ışık dalgaları sıkışıyor ve daha mavi bir hâl alıyor. | TED | فالأشياء التي تتحرك نحونا، موجاتها الضوئية تضغط ويظهر لونها أكثر زرقة. |
| MRI, beyni ya da vücudun herhangi bir yerini görüntüleyebilmek için radyo dalgaları ya da manyetik alanlar kullanıyor. | TED | ان الرنين المغناطيسي يستخدم الحقول المغناطيسية وموجات الراديو لكي يفحص الدماغ .. او اي منطقة من الجسم |
| İçinizdeki arzu dalgaları Durulmadan önce | Open Subtitles | ~ قبل أن تخمد ثورتكن ~ |
| Böylece ışık dalgaları kullanarak atardamara içten dışa doğru bakılan bir test uyguladık: testin adı: atardamar içi ultrason. | TED | فقمنا بعمل فحص داخل الشريان التاجي بالموجات فوق الصوتية. حيث نستخدم الموجات الصوتية لرؤية الشريان من الداخل والخارج. |
| Eski Hawaii'lilerin sörfü keşfettiği günkü gibi bu spor hâla insanların dalgaları zapt edebilme yeteneğinin muhteşem bir kanıtı. | Open Subtitles | وكما إكتشف سكان هاواي القُدماء، يبقى ركوب الامواج ظاهرة ً خلابة لقدراتنا من أجل دحر الامواج. |
| Beyin dalgaları ve nabzı normal, ama hala uyanamıyor. | Open Subtitles | ذبذبات المخ ومعدّل نبضها طبيعي، لكنّها لن تستيقظ |
| Bu terim, adını beyinde kaydettiğimiz ve Delta dalgaları denen elektrik sinyallerinden alıyor. | TED | ولقد اكتسبت اسمها من الإشارات الكهربائية المسماة بموجات دلتا التي نسجلها من الدماغ. |
| okyanusun içinde ya da yanındaydım ve dalgaları dinliyordum. | Open Subtitles | أنني كنت بجانب المحيط وكنت أسمع صوت الموج |
| Hatta ses ve ışık dalgaları gibi gözle görünmeyen doğal olayların bile. | Open Subtitles | حتى بالنسبة للظواهر الغير محسوسة كموجات الصوت والضوء |
| Bir göle atılan taşın oluşturduğu dalgaları düşün. | Open Subtitles | كالموجات الناتجة عن إلقاء حجر خلال بركة مياة. |