| Yarın Nightingale Vakfı gönüllüsü olarak birkaç tane yarık damak ameliyatı yapacağım. | Open Subtitles | غداً, سأجري سلسلة من جراحات الحنك المشقوق تطوعيّاً لصالح مؤسسة العنادل |
| Her Pazar, akşam yemeğinde damak temizleyici servis ederdik. | Open Subtitles | كان يُقدم لنا دائماً مطهر الحنك في عشاء الأحد. |
| Kedimde yarık damak sorunu var, ameliyat olması gerekir. | Open Subtitles | قطتي لديه الحنك انه يحتاج الى عملية جراحية ل. |
| Onların kıçının damak tadı başkadır, ve onun kıçı değişikliği anlayacaktır. | Open Subtitles | لديهم حاسة تذوق مختلفة في مؤخراتهم عنّا، و ستكشف مؤخرته الأمر |
| Hem, benim damak tadım kalmadı artık, verdiği his önemli benim için. | Open Subtitles | إلى جانب أنني فقدتُ حاسة تذوقي، لذا الشعورّ هو ما يهم. |
| Genellikle damak zevkimizi tatmin etmek için sadece ne yemek istediğimizi düşünüyoruz. | Open Subtitles | إننا غالباً نفكّر بما نحب أن نتناوله على أنّه يُرضِي تفضيلاتنا الذوقية. |
| Papil ödemi belirtisi yok o yüzden muhtemelen kafatası basıncı artmamış. Alt damak kaslarında anormallik yok. | Open Subtitles | ...لا علامات على وذمة العصب البصري,اذا في الغالب لا يوجد تزايد في داخل الجمجمه لا شذوذ في عضلة الحنك الرخوه |
| Yalnızca şunu söylemek istedik, damak tadın inanılmaz. | Open Subtitles | اننا نريد فقط ان نقول لكِ ان الحنك الخاص بالنكهة... مدهشة. |
| Azıcık kan damak tadına iyi gelir. | Open Subtitles | القليل من الدماء لا تُفرح الحنك |
| Kedimde yarık damak sorunu var, bazı havalara karşı alerji gösteriyor. | Open Subtitles | [يضحك] قطتي حصلت على الحنك المشقوق، غير ديهم حساسية لبعض أنواع من الهواء. |
| Ama damak öyle değil. | Open Subtitles | لكن الحنك ليست كذلك |
| Bangladeş'te çok sayıda yarık damak tedavisi için bir grup cerrahı yönetti. | Open Subtitles | قدتَ فريقاً من الجرّاحين لترميم الحنك المشقوق في (بنغلاديش)؟ |
| damak ayrıldı. | Open Subtitles | تم شق الحنك العظميّ - توريس " " |
| İkincisi İyi bir damak zevkine ve keskin bir koku alma duyusuna sahibim. | Open Subtitles | ثانيا,لدي حاسة متطوره جدا من التذوق والشم |
| damak zevkime kim hitap ediyorsa ona hayranlık duyarım. | Open Subtitles | أعشق أي شخص يمكنه أن يفاجىء حاسة الذوق لدي |
| damak zevkimi şaşırtabilen herkese taparım. | Open Subtitles | أعشق أي شخص يمكنه أن يفاجىء حاسة الذوق لدي |
| Evet, bana ve damak zevkine bel bağlamış herkese. | Open Subtitles | أيمكنني إلقاء نظرة على هذا؟ أجل أنا وكل من يعتمد على حاسة الذوق وحاسة الشم |
| Küçücük bir odada kalıyor olabilirim ama damak zevkim tüm dünyadan. | Open Subtitles | قد اكون محتجز فيه غرفه صغيره و لكن حاسة تذوقي ستسافر العالم |
| Bence damak tadım kamyon bile yiyebilecek kadar sofistike. | Open Subtitles | أعتقد أن حاسة ذوقي محنكة بما يكفي لتناول الطعام عند الشاحنة |
| Çünkü o zaman damak zevkimizin değiştiği bu noktaya asla alışamayız. | Open Subtitles | لأن ما يحدث إننا لا نعتاد على هذا أبدًا حيث تتغيّر تفضيلاتنا الذوقيّة، |
| Birçok örneğin ön odacığını incelemek suretiyle... üst damak ile gırtlak arasındaki ilişkiyi saptayabiliriz. | Open Subtitles | عبر دراسة التجويف الأمامى فى نموذجات عديدة يمكننا أن ندرس العلاقة بين سقف الفم و الحنجرة |