| Yemek borusundan soluk borusuna temiz bir kesik, şahdamarı ve boyun damarı. | Open Subtitles | ضربة سديدة واحدة من الخلال القصبة و المريء و الشريان و الوريد |
| Bacaktaki o damarı kes. İşin biter. | Open Subtitles | اذا قطع الشريان الرئيسي في الساق ينتهي كل شئ |
| Göz kanlanması retinal damarı engelleyen büyümüş lenf nodundan kaynaklanıyordu. | Open Subtitles | العين الدامية كانت بسبب عقدة لميفاويّة متضخّمة تعترض الوريد الشبكيّ |
| Bankanın can damarı benim kanımdan. Ve ben o kanı geri çekeceğim. | Open Subtitles | أن شريان حياة هذا المصرف هو دمي وسوف أسحب ذلك الـــدم |
| Kullanabileceğim bir damarı bulmak yarım saatimi aldı. | Open Subtitles | احتجت نصف ساعة للعثور على وريد صالح لديك. |
| Mermi, bacağındaki ana damarı kesmiş. | Open Subtitles | الرصاصه قطعت الشريان الرئيسي في ساقه ,سيدي |
| sağ kulağa kadar geçtiği her yeri yırtmış, sağ ana atar damarı koparmış. | Open Subtitles | خرج أسفل وأمام الأذن اليمنى فصل الشريان التاجي الأيمن الرئيسي |
| Ta ki kürekle, elekle iyice elenip ana damarı ortaya çıkarana dek. | Open Subtitles | لكي يحفر وينبش وينخر حتى يكشف الشريان الحاسم |
| Bir cisim beyne giden ana damarı keserek bir kan birikmesi oluşturmuş. | Open Subtitles | الأداة قطعت الشريان الدماغي مما صنع نزيفاً داخلي |
| Tüh ya, damarı bulmakta zorlandığım için kusura bakma. | Open Subtitles | انا آسف اني اخذت وقت طويلا في ايجاد الشريان |
| Üstümü değiştirir değiştirmez, bilgisayar modeline tekrar bakmak istiyorum, damarı basmaya başlamadan önce. | Open Subtitles | بمجرد تغيري بملابسي، أريد مراجعة النموذج الحاسوبي مجددا قبل أن نبدأ بطباعة الوريد. |
| Hep aklında olsun: boyun süzmekte kullanılır... ve şah damarı, enjeksiyon için. | Open Subtitles | الوريد الوداجي للتصريف. والشريان السباتي للإدخال. |
| Bıçak, hem şahdamarı hem de iki ana damarı kesmiş. | Open Subtitles | النصل قطع الوريد الوداجي وكلا الشريانين السباتيين |
| Sıkı tut. Bu damarı sıkıştırıp kan kaybından ölmeni engelleyecek. | Open Subtitles | أبقها محكمة سوف تمسك الوريد ولن تنزف حتى الموت |
| Aşırı ısınmış bir kayanın damarı, yerin yüzlerce mil altından yeryüzüne yükseliyor. | Open Subtitles | شريان الصخرة المسخّنة جدا يرتفع للسطح من مئات الأميال تحت القشرة |
| Adamın kıçındaki kurşun çok önemli bir atar damarı vurmuş. | Open Subtitles | الرصاصة في مؤخرة الرجل أصابت شريان تغذية رئيسي |
| Yaptığınız ilk kapı toplar damarı bir deneğin içine girecek. | Open Subtitles | أول وريد باب مطبوع سيوضع في عينة اختبار. |
| Beyninde bir kanama var. Ufak bir stent ile tamir edilmiş, yani damarı tıkayan bir metal kliple. | TED | انها تعاني من نزيف في الدماغ وتم معالجة ذلك بدعامة بسيطة بلاقط معدني صغير .. قام بتقوية الوعاء الدموي |
| Bakalım gözündeki damarı fırlatabilecek miyim. | Open Subtitles | أنرا لو لم أستطع صنع ذلك العرق في عينه مجدداً |
| Sırf bir damarı bulmam bir kaç ayımı almıştı. | Open Subtitles | أخذ مني بضعة أشهر للعثور فقط على أوردة الأشخاص |
| Şükür ki kurşun atar damarı ve omur iliği ıskalamış. | Open Subtitles | لحسن الحظ لم تصب الرصاصة الأوعية الوداجية أو العمود الفقري |
| Dış dünyayla şah damarı arasında sadece ince bir derisi kaldı. | Open Subtitles | هناك شريحة رقيقة من الجلد بين شريانه السباتي و الخارج |
| Geçen sene bacağımdan bir damarı aldılar. | Open Subtitles | لقد كان لدي عرق ازلته من قدمي السنة الماضية |
| Hedefine varınca tıkanmış bir damarı açık tutuyor, fakat oraya yolculuğu esnasında çok daha küçük olmak zorunda, damarlarınızdan geçebilmek için. | TED | تحمل في طياتها شرايين منسدة عندما تصل إلى وجهتها ولكن لا بد أن تكون أصغر بكثير لتقوم بالرحلة، من خلال الأوعية الدموية |
| Kan pıhtılaşması. Bacağınızda bir damarı değiştirdiler. | Open Subtitles | أنها جلطة دمِّ, إستبدلوا شرياناً في ساقِكَ |
| Eğer ana damarı tıkarsan transplant beslenemeyecektir. | Open Subtitles | إذا أفرغت الأوردة الرئيسية .. ستقطع الإمدادات |
| Şah damarı kesilince kan kaybından öldü. | Open Subtitles | لقد أصابت شريانها السباتي ونزفت حتى الموت. |