| Bacağını kaybetti. Akademide hocalık yapıyor, Bahriye laboratuvarları için danışmanlık yapıyor. | Open Subtitles | إنه يعمل مُدرساً في الأكاديمية كما أنه مستشار للمختبرات سلاح البحرية |
| Grubun önünde kendimi zayıf göstermek istemedim ama danışmanlık hizmeti alabilirim. | Open Subtitles | لم أرد إظهار ضعفي أمام المجموعة لكني أحتاج إلى الإستشارة بصراحة |
| danışmanlık hizmeti istemiyorum. | Open Subtitles | لا , أنظري , لقد أخبرتكم لن آتِ لجلسة استشارة |
| Seyit Ali'ye danışmanlık hizmetine karşılık 475 000$'lık bir çek yazmış. | Open Subtitles | كتب شيك لسيد علي بمبلغ 475 الف دولار مقابل خدمات استشارية |
| danışmanlık, yiyecek, barınak sağlıyorlar, sağlayamazsalar da, şehirde yardımcı olabilecek birini tanıyorlar. | TED | ويوفرون الاستشارة والطعام والمأوى، وحتى إن لم يقوموا بتوفير ذلك، فهم يعرفون أشخاصًا سيوفرونه. |
| UGT'ye danışmanlık yaptığını bana hiç anlatmamana hala inanamıyorum. | Open Subtitles | لازلت لا أصدق بأنك لم تخبرني قط بانك قدمت استشارات لوكالة الامن الوطني |
| Antika şeyler satıyordu. Ayrıca Belediye Başkanına danışmanlık yapıyordu. | Open Subtitles | كانت تبيع التحف وكانت مستشارة لرئيس البلدة |
| Bildiğiniz gibi, şubeye bazı danışmanlık görevleri yapıyordum. | Open Subtitles | كما تعلم، أنا أقوم بالعديد من الاستشارات لقسم الشرطة |
| Demek istediğim bu değildi, fakat son zamanlardaki tuhaf davranışlarının sebebi buysa ve bundan hiç bahsetmek istemiyorsan mükemmel bir danışmanlık bölümüne sahibiz. | Open Subtitles | هذا ليس ما قصدته، لكن لو كان هذا هو مصدر سلوكك الغريب مؤخراً ،وأنتِ لا تريدين التحدث عنه فنحن لدينا قسم إستشارة ممتاز |
| Ödevimi yapmadan senin NYPD için danışmanlık yapmana izin vereceğimi mi sandın gerçekten? | Open Subtitles | أتعتقد حقاً بأني سأدعك تصبح مستشاراً لشرطة نيويورك بدون أن أجري بحثاً دقيقاً |
| Bana aranan kaçağın eski mahkumlara danışmanlık yaptığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | أنت تقول لي ذلك الهارب المطلوب كان مستشار مدانين سابق؟ |
| Ed, Kolombiya'da iki yıl askeri danışmanlık yaptı. | Open Subtitles | قضى إد السنتان في كولومبيا عندما سقط مستشار الجيش |
| Filmlerde, danışmanlık yapan dürüst bir özel dedektif. Anonim biri. | Open Subtitles | مخبر خاص مؤمن بالله مستشار فى الافلام و المسلسلات، فقط متحد |
| Açıklamak istediğim çok önemli bir tüzükte bana danışmanlık yapmayı kabul etmişti. | Open Subtitles | لقد وافقت على الإستشارة لي على جزء تشريع مُهمّ أكشف النقاب عنه. |
| Bir ekip kurup bize danışmanlık yaparsın. - Bunu ayarlayabilir misin? | Open Subtitles | تشكيل الفريق و الإستشارة معنا ؟ أيمكن أن تقوم بهذا ؟ |
| Ulusal Güvenlik İstihbarat Birimi'ne danışmanlık yapıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | حسنا , عليك استشارة ل وكالة الأمن القومي , أليس كذلك؟ |
| Eyalet meclisi seni 6 ay uzaklaştırma kararı aldı ve bu 6 ay süresince cinsel bağımlılık için danışmanlık hizmeti alman ve bir dizi seminere katılman bekleniyor. | Open Subtitles | قرر مجلس الولاية على فصلك لمدة ستة أشهر خلال هذه المدة يتوقع منك الخضوع لجلسات استشارة |
| Müşterilerine, kazançlarını geliştirmede oldukça yardımcı olan bir danışmanlık şirketinden bahsedeceğim. | TED | أودّ إخبارك قصة عن شركة استشارية تساعدٌ عملاءها على تحسين ربحيتهم جذرياً. |
| İsterseniz ikinize de danışmanlık yapabilirim. | Open Subtitles | إن أردتما، فأنا مستعد لتقديم الاستشارة لكليكما |
| Düğünümüzü kilisenin bahçesinde yapabilmemiz için bize verecekleri evlilik öncesi danışmanlık derslerini almamız gerekiyormuş. | Open Subtitles | لو أننا وافقنا أن نأخذ دروسهم فى استشارات ما قبل الزواج |
| Görevlerini bitirdikten sonra ajanlara danışmanlık yaptım. | Open Subtitles | كنت مستشارة نفسية ، للعملاء المُنتهين منمهماتسرّية. |
| Ben bazı konularda oraya danışmanlık yapıyorum, fakat... bu... bu senin düşündüğün gibi değil. | Open Subtitles | أنا اعطي بعض الاستشارات هناك الآن ولكن ليس كما تعتقدين |
| Ben de hazır kilisedeyken, papazla görüşüp, danışmanlık seansı ayarlayabiliriz diye düşündüm. | Open Subtitles | .. وفكرت ، بما أنكِ في الكنيسة .. ربما نقابل القسّ ونحدد موعد جلسات إستشارة |
| Ancak Skip, Rogers Rogers a da danışmanlık yapıyor... onların en büyük rakiplerine. | Open Subtitles | كان، مع ذلك مستشاراً لروجرز أند روجروز منافسهم اللدود |
| Evet, ama ben daha çok danışmanlık yapıyorum. | Open Subtitles | نفس الوظيفة؟ بالفعل، لكني بقسم الإستشارات .. بشكل رئيسى وهو ظريف |
| Yabancı ülkelerde askerî danışmanlık yaparlar. Başka şeyler de var. | Open Subtitles | بالتأكيد يعملون كمستشارين عمليات عسكرية للدول الاجنبية |
| ve sahip olduğum herşeyle o kadar kutsanmış hissediyorum ki, haftada iki gün gidip HIV hastalarına danışmanlık yapıyorum. | TED | ولذا أشعر بالبركة في كل شئ لدي، وأنني أذهب كل أسبوعين للإستشارة الخاصة بمرضى الإيدز. |
| Verimi artırma, işlemleri düzene koyma ve bütçede kesintiye gidebileceğimiz alanları değerlendirme gibi konularda danışmanlık yapacak. | Open Subtitles | حسنا,إنها تجري إستشارات على زيادة الكفاءة و تحسين مجرى العمل و تقيم أين يمكننا أن نخفف من ميزانياتنا |
| Göçmenler ya da yardıma muhtaç alt kesim için kanayan kalpler tıbbi danışmanlık tesisi işletiyorsun. | Open Subtitles | كنت تقومين بعمل متعاطف كمستشارة طبية للمهاجرين غير القانونيين, أو جماعة مستضعفة تتعاطفين معها |