| Şu an biraz ayrı düşmüş durumdayız ama biraz tuhaf davranıyordu. | Open Subtitles | نحن منفصلين قليلاً في الوقت الراهن لكنها تتصرف بغرابة بعض الشيء |
| - Son günlerde garip davranıyordu. | Open Subtitles | لا أعرف ، كانت تتصرف بغرابة مؤخرا كان عليّ أن أرى الأمر آتياً |
| Beni o zorladı efendim,çok garip davranıyordu. | Open Subtitles | ولكنها هى من اجبرتنى على فعل هذا كما انها كانت تتصرف بغرابة مواخراً |
| Bu yer onunmuş gibi davranıyordu, çünkü soyadı şuradaki binanın üzerinde yer alıyordu. | Open Subtitles | كان يتصرف كأنه يملك المكان فقط لأن اسم عائلته على ذلك المبنى هناك |
| Çok garip davranıyordu. Nerdeyse anahtarı vermeyecektim. | Open Subtitles | كان يتصرّف بغرابة، كنتُ موشكاً على عدم إعطائه المفتاح |
| Baba, götün teki akıllıymış gibi davranıyordu, hepsi bu. | Open Subtitles | ابي، بعض الهزّة كانت تتصرّف مثل رجل حكيمهذا كل شيء |
| Bu sabah yine üşütük gibi davranıyordu... | Open Subtitles | في صباح هذا اليوم أخذت تتصرف بغرابة ثانيةً |
| Kedi tuhaf davranıyordu ya hani. | Open Subtitles | هل تعلمين كيف أن القط كانت تتصرف بشكل غريب |
| Sanki hayatını o yönetiyormuş gibi davranıyordu, hayatının sona erdiğini ve hapse gideceğini söylüyordu, çünkü dürüst ve ahlaklı olmalıymış! | Open Subtitles | لقد كانت تتصرف كالقاضي على حياته بإخباره أنّ حياته قد إنتهت وأنه سيدخل السجن لأنها... لأنه عليها إظهار النزاهة والأخلاق |
| Charlie'ye gelince biraz tuhaf davranıyordu ve onu görmedim. | Open Subtitles | وبالنسبة لتشارلي لقد كانت تتصرف بغرابة قليلاً |
| Son zamanlarda biraz tuhaf davranıyordu ve açıkçası onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | كانت تتصرف بغرابة مؤخراً وبصراحة لا أعرف شيئاً عنها |
| Her zamankinden daha tuhaf davranıyordu sen de kanını alıyordun. | Open Subtitles | أعني, كانت تتصرف بغرابة أكثر من المعتاد، كنت تقوم بأخذ دمها. |
| Biraz garip davranıyordu bende onu takip ettim bugün. | Open Subtitles | لقد كانت تتصرف بغرابة لذا فقد تبعتها اليوم |
| Biraz garip davranıyordu bende onu takip ettim bugün. | Open Subtitles | لقد كانت تتصرف بغرابة لذا فقد تبعتها اليوم |
| Gary bu akşam tuhaf davranıyordu fark ettin mi? | Open Subtitles | الا تعتقد بأن جارى كان يتصرف بغرابه تلك الليله ؟ |
| - Şizofren gibi davranıyordu. - Şizofreni tepki vermez. | Open Subtitles | ـ كان يتصرف وكأنه مصاب بالفصام ـ انفصام الشخصية لا يظهر فجأة |
| Adam gerizekalının tekiydi. Bir otel daha yükselse dünyanın sonu gelecekmiş gibi davranıyordu. | Open Subtitles | كان هذا الرجل تافهاً، يتصرّف وكأنّ بناء فندق آخر سوف سيتسبّب في نهاية العالم. |
| Günün geri kalanında da tedirgindi ve garip davranıyordu. | Open Subtitles | أقصد، قضى الصباح بأكمله في مكتبه لوحده، وبعد ذلك ببقيّة اليوم كان مُهتاجاً. كان يتصرّف بغرابة. |
| Paranoyakça davranıyordu dostum. Birinin onu partiye kadar takip ettiğinden bahsediyordu. | Open Subtitles | لقد كانت تتصرّف بزورانيّة يا رجل، قالت أنّ شخصاً ما تتبّعها إلى الحفلة. |
| Garip davranıyordu o yüzden psikolojik değerlendirmeye girmesini istedim. | Open Subtitles | كان سلوكه غريباً لذلك طلبت تقييماً نفسيّاً |
| Burada, bir Nazi fatihinin yaşaması gerektiğine inandığı şekilde yaşıyor ve mahkûmlara da kendi köleleriymiş gibi davranıyordu. | Open Subtitles | هنا عاش كما إعتقد انه فاتح نازي وجب أن يعامل السجناء كعبيد عنده |
| Çünkü bana iyi davranıyordu, ve ben... Ne yaptığıma bak. Pisliğin tekiyim. | Open Subtitles | لأنّه كان يعاملني بلطفٍ، وأنا كنتُ حمقاءً معه، لا بدّ أن أتّصل بهِ. |
| Adam yine de ona kötü davranıyordu, ve adamın korkusuyla yaşıyordu. | Open Subtitles | لكنه كان يعاملها بشكل سيء عاشت حياتها خائفة منه |
| Her zamanki gibi küçük kardeşim sarhoştu ve pervasızca davranıyordu. | Open Subtitles | كالعادة كان أخي الصغير يسكر ويتصرف بطريقة متغيره |