| Ve bilim insanlarının resiflerin nasıl işlediğine nasıl olmaları gerektiğine ait görüşleri bu hiç balık olmayan resiflere dayanıyordu. | TED | ووجهة نظر العلماء عن كيفية عيش الشعب المرجانية, كيف يجب أن تكون كانت تعتمد على هذه الشعب من دون الأسماك |
| Tüm patentlerimiz, patentlere ve buluşlara karşı tüm yaklaşımımız mucitlerin icat ettiklerinin ne olduğunu, ne için olduğunu bildikleri fikrine dayanıyordu. | TED | كل براءات الإختراع , و كل توجهاتنا لبراءات الإختراع و الإبتكار تعتمد على الفكرة لأن المبتكر يعرف الغرض من الإبتكار نستطيع أن نقول ذلك |
| Bütün yılım bu geceye dayanıyordu. | Open Subtitles | حياتي بأكملها تعتمد على موعد الليلة. |
| Onun tarikatı "Ulu Yaşlılar" olarak bilinen güçlere dayanıyordu. | Open Subtitles | "كانت جماعته تعتمد على ما يسمى بـ "القدامى العظماء |
| Evet, onun tüm kimliği zenginliğine dayanıyordu. | Open Subtitles | نعم , هوايته بالكامل تعتمد على الثروة. |
| Ve bu yüzden ilerleme alimlerin, rahiplerin, geleneklerin ve yöneticilerin otoritelerini reddetmeye dayanıyordu. İşte bu yüzden bilimsel devrimin çok daha geniş bir bağlamı olması gerekiyordu: Aydınlanma, otoriteye bağımlı olmadan insanların bilgi soğurmaya gayret ettiği bir devrim. | TED | و لذلك فإن العملية تعتمد على تعلم كيفية رفض سلطة الرجال المتعلمين و القساوسة و التقاليد والقوانين و التي تبرر لماذا الثورة العلمية تحتوي على سياق اوسع : التنوير، الثورة في كيف أن الناس تسعى للمعرفة حاول أن لا تعتمد على السلطة |