| Kafasını çevirdi, bakmaya dayanamıyordu. | Open Subtitles | أدار رأسه، لم يتحمل النظر إليه. |
| Ateşe dayanamıyordu. | Open Subtitles | لم يتحمل الحرارة |
| Fakat kan görmeye dayanamıyordu. | Open Subtitles | و لكنه لم يتحمل رؤية الدماء |
| Joe onun kendi hayatını başlatmasına dayanamıyordu. | Open Subtitles | لم يتحمل (جو) أنها تبدأ حياة بنفسها |
| Oğlunun garip olmasına dayanamıyordu. | Open Subtitles | لم تستطع تقبل أن يكون ابنها مسخاً |
| Jeff'in onun yerine beni istemesine dayanamıyordu. | Open Subtitles | لم تستطع تقبل رغبة (جيف) في وليس فيها |