| Her şeyi kontrol edebilirim, ama seni üzgün görmeye dayanamam. | Open Subtitles | أستطيع أن أتحمل أي شيء، لكن لن أتحمل رأيتكِ حزينة. |
| Fakat senin bu kadar acınası hale gelmene ve her seferinde harcanmana dayanamam. | Open Subtitles | لكن لا أستطيع تحمل أن تكوني مثيرة للشفقة ويتم هزيمتك ِ طوال الوقت |
| Hayır. Onlardan ayrı kalmaya asla dayanamam. Onlar da burada. | Open Subtitles | كلّا، فإنّي لا أحتمل الابتعاد عنهم، إنّهم هنا مسافرين بصحبتي. |
| Söyledim! Onunla konuşmalısınız. Ona bir şey olmasına dayanamam. | Open Subtitles | فعلت، يجب أن تتحدث إليها لا يمكنني تحمل حدوث شئ لها |
| Sana daha fazla katılamazdım. Böyle gruplara dayanamam. | Open Subtitles | لا يمكنني تأييدك أكثر من ذلك، لا أطيق تلك المجموعات |
| Ben ölebilirim, ama senin ölmene dayanamam. | Open Subtitles | يمكنني أن أموت و لكن لن اتحمل أن تموت انت |
| Şimdi beni vursan daha iyi. Orada bir gün bile dayanamam. | Open Subtitles | الافضل أن تقتلني الان لأني لن أصمد يوما هناك |
| Ben ara sıra aldatılmaya alıştım, ama gitmesine dayanamam. | Open Subtitles | لقد اعتدت على خيانتها لي بعض الأحيان.. لكن لا يمكنني تحمّل رحيلها. |
| Bağımsız bir programın beni izlemesine kesinlikle dayanamam. | Open Subtitles | لا يمكن أن أتحمل وجود برنامج مستقل يقوم بمراقبتي |
| Bağımsız bir programın beni izlemesine kesinlikle dayanamam. | Open Subtitles | لا يمكن أن أتحمل وجود برنامج مستقل يقوم بمراقبتي |
| Kalbim çok zayıf. Böyle bir şoka dayanamam! | Open Subtitles | أنا لدي قلب ضعيف و لا أتحمل صدمة مثل هذه |
| Her zaman eğlenceye düşkündüm. Sütün görüntüsüne bile dayanamam. | Open Subtitles | كنتُ دائما أمراه محبه للمرح ولا أستطيع تحمل منظر الحليب |
| Buna bir yıl boyunca dayanamam, büyükanne. | Open Subtitles | لا أعتقد أننى أستطيع تحمل هذا الوضع لمدة عام يا جدتى |
| Rekabetten nefret ederim. Kaybetmeye dayanamam. | Open Subtitles | انني أكره المنافسة و لا يمكنني أن أحتمل الخسارة |
| Eğer sen bir deli katil için bundan vazgeçeceksen o zaman ben buna dayanamam. | Open Subtitles | وإذا تخليتِ عن حبى وذهبتِ إلى قاتل مجنون فلن أحتمل ذلك أبداً |
| İnsanların beni hayal kırıklığına uğratmasına dayanamam! Kafayı yerim ulan! | Open Subtitles | ولا يمكنني تحمل رؤية من خذلوني انه يدفعني للجنون |
| Seni tekrar kaybetmeye dayanamam. | Open Subtitles | لا أظن أنه قد يمكنني تحمل فكرة خسارتك ثانية |
| Şort külot giyerim, esmer şeker severim... Lima fasulyesine dayanamam. | Open Subtitles | , أرتدي ملابس داخلية طويلة، أحب العرق سوس لا أطيق البقوليات الحمضية |
| Ve yine senin gibi çekik gözlü Çinli şerefsizlerede dayanamam. | Open Subtitles | لا يمكن أن أطيق اصحاب العيون الضيقة من أمثالك |
| Hayır, böyle şeylere dayanamam. Eve gidelim. | Open Subtitles | لا,انا لا اتحمل هذه الاشياء لنعد الى البيت |
| İçerde uzun süre dayanamam, patron. | Open Subtitles | لن أصمد كثيرا في هذا السجن أيها الزعيم |
| Bu berbat otellere daha fazla dayanamam. | Open Subtitles | لا يمكنني تحمّل هذه الفنادق الشنيعة أكثر من ذلك |
| Daha fazla dayanamam. Ne yapacağını biliyorsun. | Open Subtitles | استطيع فقط الصمود لمدة قصيرة أنت تعلمي ما يجب أن تفعليه |
| Tamam orospu! Buna bir dakika daha dayanamam. | Open Subtitles | حسنٌ ياعاهرة، لم أعد أتحمّل إنّك تستنزفين حياتي |
| Eğer bırakırsan, Sonsuza dek seninle kalırım ama bekleyip bir felâketin içine sürüklendiğini görmeye dayanamam. | Open Subtitles | لو تركتها سوف أبقى معك للأبد ولكن لا استطيع تحمل الوقوف الى جانبك واراك تمشى باتجاه كارثه فظيعة |
| Çok canlısın. Daha canlı olmana dayanamam. | Open Subtitles | أنت نشيطة للغاية، لا أستطيع تحمّل المزيد من الانتعاش. |
| Sen ne dersen, Bay Franklin. Oh, vav! Oh, çileklere dayanamam. | Open Subtitles | " كما تقول سيد " فرانكلين لا أقاوم الفراولة |
| Polly'ye bir şey olmasına dayanamam. | Open Subtitles | لا يمكنني التحمل اذا حدث مكروه ما لبولي؟ |
| Ailemi kaybetmeye dayanamam. Yine yalnız olmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني إحتمال فقد عائلتي لا أريد أن أكون وحيداً مرة أخرى |