| Hayatı pek üzüntü vericiydi, ama şuna inanın ki, değersiz bir yaşam değildi. | Open Subtitles | كانت حياته تعيسة بالقدر الكافي أؤكد لكن لكنها لم تكن بلا قيمة |
| Kendi söyledi, değersiz bir şey bu. Kilit noktası bu! | Open Subtitles | لقد قالها بنفسه إنها بلا قيمة هذا هو المهم |
| değersiz bir şeymişcesine, onu parçalara ayırmanızı isterim. | Open Subtitles | أود منك أن تكسره الى قطع كشيء لا قيمة له |
| Kimin aklına gelirdi ki değersiz bir hizmetkârın onca güce sahip olacağı... | Open Subtitles | من كان يظنّ ذلك؟ خادمٌ لا قيمة له يمتلكُ ذلكم القدر من القوّة. |
| değersiz bir kaçak içkiciden yeraltının kralı oluyor. | Open Subtitles | بدأ من كونه بلطجي تافهة حتى أصبح ملك عالم الإجرام |
| Harika. değersiz bir ev ve bozuk bir iplik fabrikası. | Open Subtitles | عظيم، آي بيت عديم القيمة ومصنع خيوط مُعطل |
| Hayatını değersiz bir adamla harcadın. | Open Subtitles | لقد اضعتي حياتك على رجل بلا قيمه |
| Stonehaven'ı da istemiyorum. Burası değersiz bir yer. | Open Subtitles | "لا أريد "ستونهيفين إنها حلية رخيصة وحسب |
| Bayan Warleggan, oğlunun değersiz bir madendeki yarı hissesine karşılık 600 sterlin aldı. | Open Subtitles | السيدة وارليجان تلقت ستمائة جنيه نيابة عن إبنها لنصف أسهمهِ .في منجمٍ بلا قيمة |
| değersiz bir hurda parçasına benziyor. | Open Subtitles | يبدو أنها ضربة قوية قطعة خردة بلا قيمة |
| Şimdi, erkek misin, yoksa -ki bunu zaten biliyorum- değersiz bir koyun mu? | Open Subtitles | هل أنت رجل أم غبي بلا قيمة كما أظنك؟ |
| Resimler, mücevherler. Ama o değersiz bir şey. | Open Subtitles | اللوحات , المجهورات , لكن هذا لا قيمة له |
| Bizsiz bir dünyayı hayal etmek istedim ve ne kadar değersiz bir dünya olabileceğini anladım. | Open Subtitles | وأجبرت نفسي على تخيل عالم بدوننا وأنه سيكون عالماً لا قيمة له |
| Ajan McLane, Seçkin Katil'i yakaladığında değersiz bir satıcıydı. | Open Subtitles | عندما قام العميل ماكلاين بإعتقال القاتل ذو الإمتيازات لقد كان مجرد بائع لا قيمة له |
| değersiz bir kaçak içkiciden yeraltının kralı oluyor. | Open Subtitles | بدأ من كونه بلطجي تافهة حتى أصبح ملك عالم الإجرام |
| Önce bir yem atar sonra değersiz bir şey yollarlar. | Open Subtitles | يضايقونك بالشيء المزيف ثمّ يبيعك شيء عديم القيمة |
| Mutabakat'ın tüm operasyonunun parası benden çıkıyor ama bana değersiz bir ayak işçisi gibi davranıyorlar. | Open Subtitles | هذا فقط لأني أقوم بتمويل العملية كلها بينما أُعامل كأني جندي مشاة عديم القيمة |
| Ben genç ölmeyi hakeden değersiz bir puştum. | Open Subtitles | الولد،أنا متسكّع عديم القيمة الذي يستحقّ الموت صغيرا. |
| Benim gözümde değersiz bir çukurdan farkı yok. | Open Subtitles | اعتبره حفرة بلا قيمه في جوف الارض |
| Hayır, Jonathan, yine değersiz bir parça mı? . | Open Subtitles | لا, يا (جوناثان) , ليس حلية رخيصة عديمة القيمة أخرى. |