| Tüm öğrenciler ve subaylar bana pes etmememi söyledi. Bu prensipler değişmek zorunda. | TED | ومع ذلك أخبرني زملائي الطلاب والضباط ألا أيأس، يجب أن تتغير السياسة. |
| İnanın, bugünün siyasi sisteminin bir parçasıydım, hala bir parçasıyım ve bir şeylerin değişmek zorunda olduğunu biliyorum. | TED | صدقوني لقد كنت و لا زلت جزءاً من النظام السياسي اليوم و أعلم أن بعض الأشياء يجب أن تتغير |
| Eğer bu insanlar hakkındaysa, o zaman bazı şeyler değişmek zorunda. | Open Subtitles | إذا كان هذا بخصوص الشعب, اذا هناك بعض الأشياء يجب أن تتغير |
| Etrafa bakın. Oda, sandalyeler, odun. Etrafımızdaki her şey değişmek zorunda veya biz bu problemi çözemeyeceğiz. | TED | أنظر حول الغرفة، الكراسي، الخشب كل شئ حولنا يجب أن يتغير أو أننا لن نقدر على إمتصاص هذه المشكلة |
| Tamam, ama hiçbir şey değişmek zorunda değil. | Open Subtitles | حسنا، ولكن لا شيء يجب أن يتغير. |
| - Haklısın, değişmek zorunda değil. | Open Subtitles | أنت على حق لا شيء يجب أن يتغير |
| Cameron geldiğinde bir şeyler değişmek zorunda. | Open Subtitles | يجب أن تتغير الأمور عندما يعود كاميرون |
| Ama baba bir şeyler değişmek zorunda. | Open Subtitles | ولكن يا أبي, بعض الأمور يجب أن تتغير |
| Bu tavır değişmek zorunda. | Open Subtitles | هذا النغمة يجب أن تتغير |
| Onun yüzünden neden her şey değişmek zorunda? | Open Subtitles | -لمَ يجب أن تتغير الأمور، بسببها؟ |
| Bir şeyler değişmek zorunda! | Open Subtitles | يجب أن تتغير الأمور! |
| Hiçbir şey değişmek zorunda değil. | Open Subtitles | كنت أفضل صديق لي لا شيء يجب أن يتغير |
| Her şey değişmek zorunda değil. | Open Subtitles | ليس كل شئ يجب أن يتغير. |
| Hiçbir şey değişmek zorunda değil. | Open Subtitles | لا شئ فعلاُ يجب أن يتغير |
| O değişmek zorunda değil. | Open Subtitles | لا يجب أن يتغير |
| Her şey değişmek zorunda. | Open Subtitles | كل شيء يجب أن يتغير. |