| Bu bakteriler, enfeksiyon tedavisi için geliştirdiğimiz, hepsi değilse bile, birçok antibiyotiğe karşı dirençli hale gelmişlerdir. | TED | وهي البكتيريا التي أصبحت مقاوِمة للكثير، إن لم يكن لجميع المضادات الحيوية التي قمنا بتطويرها لعلاج هذه الالتهابات. |
| Kendin için değilse bile, filmin uluslararası kulvarda da yarışacağını düşünüp yapmalısın. | Open Subtitles | إن لم يكن لأجل نفسك ..فلأجل جعل الفيلم مشهوراً وللأسواق الخارجية التي أصبحت ذات أهمية أكثر من أي وقت مضى |
| Güzeldir. Öyle değilse bile mutfağa girip hepsini yeniden pişirirsin. | Open Subtitles | اسعمي، إذا لم يكن ممتاز يمكننا العودة للمطبخ و إعادة طهي الشيء كله |
| Michael, hayatım, açık değilse bile yumruklarımla kapıyı kırarım. | Open Subtitles | مايكل، عزيزي، إذا لم يكن مفتوحة سوف اركل الباب إلى أسفل مع قبضاتي العارية |
| Eskiden değilse bile artık öyle. | Open Subtitles | ... إذا لم يكن كذلك قبلاً فهو بات شخصياً الآن |
| Gerçekte olduğun kişi gergin bir puşt değilse bile başka biri olmaktan çekinme. | Open Subtitles | إلّا إذا كان هذا الأخرق المتوتّر هو حقيقتك، ففي تلك الحالة، خذ راحتكَ لتصير شخصًا آخر. |
| Şimdi değilse bile, başka zaman beni ara. | Open Subtitles | حتى لو لم تستطع الإتصال الآن فاتصل بيّ بوقت لاحق |
| Hepsi değilse bile çoğu mahkum buraya aitti. | Open Subtitles | أكثر، إن لم يكن كل النزلاء ينتمون الى هناك |
| İkimizde biliyoruz ki aşk imkansız değilse bile zahmetlidir. | Open Subtitles | كلانا يعلم بأن الحب غير ملائم إن لم يكن مستحيلا |
| Eğer değilse bile, bazı şeyleri yaptıkça uzmanlaşırsın. | Open Subtitles | إن لم يكن كذلك، فستصبحى جيدة في شئ ما على طول الطريق |
| Belada değilse bile, muhtemelen yardım istiyordur. | Open Subtitles | ولكن إن لم يكن مشكلة، انه ربما تبحث عن صدقة. |
| Torbacı değilse bile imalatçı. | Open Subtitles | هل تعتقد أنه تاجر المخدرات ؟ حسناً إن لم يكن فهو بالتأكيد يطبخها |
| Henüz burada değilse bile, bu silah onu buraya getirecek. | Open Subtitles | إذا لم يكن هنا بالفعل هذه البندقية كفيلة بإحضاره |
| Kendin için değilse bile, sevdiğin için yüzünü aç. | Open Subtitles | إذا لم يكن ذلك لـ نفسك , على الأقل للأشخاص الذين يحبـــونــــك |
| Eğer şüpheli o değilse bile eve gelene anlatmıştır. | Open Subtitles | . إذا لم يكن الجاني, من المُحتمل أنه تحدث إليه |
| Aşık değilse bile bu iyi bir yatırım olacak | Open Subtitles | حتى إن لم يكن كذلك فإن هذا إستثمار عظيم |
| Hadi ama. Tabii ki Carlos burada değilse bile birazdan gelir. | Open Subtitles | هيّا , بالتأكيد (كارلوس) هنا , و إن لم يكن كذلك فسيصل قريباً |
| Şu an değilse bile, gizli kimliğinin ortaya çıktığından şüphelenecek. | Open Subtitles | إن لم يكن كذلك منذ الآن |
| Gerçekte olduğun kişi gergin bir puşt değilse bile başka biri olmaktan çekinme. | Open Subtitles | إلّا إذا كان هذا الأخرق المتوتّر هو حقيقتك، ففي تلك الحالة، خذ راحتكَ لتصير شخصًا آخر. |
| Şimdi değilse bile, başka zaman beni ara. | Open Subtitles | حتى لو لم تستطع الإتصال الآن فاتصل بيّ بوقت لاحق |