| Saat 2'de orada olman gerek. Anahtar ayakkabılığın altında. | Open Subtitles | يجب أن تكوني هناك الساعة الثانية المفتاح تحت رف الأحذية |
| Şu an orada olmam gerekiyor. Senin de orada olman gerekiyor! | Open Subtitles | عليّ أن اكون هناك، وأنت عليكِ أن تكوني هناك |
| Noel arifesinde Thames Nehri'nin altında öldü. Senin de orada olman gerekiyordu. | Open Subtitles | لقد مات في شارع التايمز في ليلة الميلاد لكن كان من المفترض بكِ أن تكوني هناك |
| Yani senin de orada olman gerekiyor. | Open Subtitles | صحيح، مما يعني أنه عليكِ أن تكوني هناك |
| Conrad Kaçak Yolcu'da. Senin de orada olman gerekmiyor mu? | Open Subtitles | كونراد في الـ (ستوواي)، ألـا يجب عليّك أن تكوني هناك كذلك. |