| Üstelik işlerine yarayacak komedi yeteneğim ve kalemim de var. | Open Subtitles | بالإضافة إلى ذلك ، لدي مهارات كوميدية مُفيدة وكذلك قلم |
| Ancak kadın başına altı yedi çocuk sahibi olan pek çok Hıristiyan ülkesi de var. | TED | ولكن كان هناك أيضاً العديد من البلدان المسيحية التي كان لديها ستة إلى سبعة أطفال لكل امرأة. |
| Başka teklifler de var ama merak etme, 242'yi alacağım. | Open Subtitles | هناك بعض مقدمي العطاءات الآخرين لكن لا تقلق سأحضر 242 |
| Aslında bu engellemeye söylememem için bir konuşmama emri de var. | Open Subtitles | .. و هناك تعهدٌ آخر بألا أخبر أحد بشأن الإنذار بالإبتعاد |
| soruna yönelik çözümler geliştiren çok ama çok zeki insanlarımız var. Ve bunu yapacak teknolojimiz de var. | TED | لدينا أناس أذكياء، فائقو الذكاء، مهتمون بهذا الأمر ويحاولون إيجاد حل للمشكلة، ولدينا التقنية اللازمة للقيام بالأمر. |
| Ama beyazperdeden aşina olabileceğin birkaç kişi de var tabii. | Open Subtitles | أجل، لكن هناك بضعة وجوه يمكنكِ أن تعرفيها من الشاشة. |
| Okyanusa bakan bir süit seçtim, sigara içeriz diye penceresi de var.. | Open Subtitles | لقد أخترتُ جناحًا في المُحيط مع فتحة حتى نتمكن من التدخين وكذلك |
| Otoritelerin güçlerini toplumu yanlış bir tehdit karşısında harekete geçirdiği benzer durumların potansiyeli bugün hala mevcut-- ancak bu yanlış inançlarla savaşacak mantıklı uyuşmazlık kapasitesi de var. | TED | إنّ احتماليّة حصول أحداث مماثلة، عندما تستخدم السلطات قوّتها لتحريك المجتمع ضدّ تهديد خاطئ، والذي مازال موجودًا إلى الآن— وكذلك القدرة العقليّة للمعارضين لمحاربة تلك المعتقدات الخاطئة. |
| Tatlı patateste de var. Paula Abdul bana biraz getirecek. | Open Subtitles | وكذلك البطاطا الحلوة , بولا عبدول سيحضر لي البطاطا |
| Ancak burada Guatemala gibi, Papua Yeni Gine gibi Yemen gibi, Afganistan gibi ülkeler de var. | TED | ولكن هناك أيضاً بلدان هنا مثل غواتيمالا ومثل بابوا غينيا الجديدة، ومثل اليمن وأفغانستان. |
| küçük kıyafetler de var. | Open Subtitles | أنا مارك توليفر أنا وجانسون لدينا مكان صغير هناك أيضاً |
| Fransız usülü kızarmış soğanlı sıkıştırılmış biftek de var. | Open Subtitles | هناك أيضاً قطع اللحم البقري و بصل فرنسي مقليّ أيضاً في أنبوب مضغوط |
| Elbette içinde pek hoş olmayan şeyler de var, ama genel olarak bilim insanları evrenin varlığının muhtemelen iyi bir şey olduğu konusunda hemfikirler. | TED | ومن المؤكد أن هناك بعض من العناصر الأقل إثارة للشهية، لكن على العموم، فقد اتفق العلماء على أن وجودها هو على الأرجح أمر جيد. |
| Ben size burada yer alan bazı harika tarihi görüntüleri göstermeyeceğim ama aralarında içinde at ve at arabaları olan resimler de var. | TED | ولن أريكم بعضا من التصوير التاريخي الرائع هنا، ولكن هناك بعض من صور الخيول والعربات كذلك. |
| Başka gelenler de var. Kim o? | Open Subtitles | و هناك المزيد مِن الناس قادمون مرحباً, من الطارق؟ |
| Elimizde bilgisayara karşı oynayanların bilgisi de var. | TED | ولدينا بعض البيانات الأخرى حيث أنهم يلعبون عبر أجهزة الكمبيوتر. |
| Ama sırf temiz olmaktan daha önemli şeyler de var. | Open Subtitles | لكن هناك امور كثيرة اكثر اهمية من كونك فقط نظيفا |
| Onların hava gücü varsa benim de var. Onları yavaşlatabilmek için elimden geleni yapacağım. | Open Subtitles | لديهم قوة الهواء و كذلك أنا سأفعل كل شيء لأبطئهم |
| Prostat kanserinin teşhisiiçin kullanılıyor, ama prostatın büyümesine neden olan pekçok başka neden de var. | TED | انه يستخدم لمعرفة وجود او احتمال وجود سرطان البروستات ولكن هناك العديد من الاسباب التي تدفع البروستات للتضخم |
| Aynı zamanda evlerinden haftalık arama yapan 3 binden fazla gönüllümüz de var. | TED | لدينا أيضاً أكثر من 3000 متطوع يجرون مكالمات ودية اسبوعيا من منازلهم |
| Sadece bu değil, biz de burada en son BMW ses sistemlerimi de var. | Open Subtitles | ليس ذلك فقط، لدينا أيضا أخر أنواع مكبرات الصوت و الموزع الذي تم بيعه |
| Oradaki işiniz bitince tamir ettirmem gereken başka şeyler de var. | Open Subtitles | عندما تنتهي من ذلك هناك أشياء اخرى يتوجب إصلاحها |
| Sessizce fotoğraf çekmelerinin yanı sıra telefoto lensleri de var. Çok şık bir gözlüktür. | Open Subtitles | انها تأخذ الصور ولديها عدسات تليغرافيه,وأنيقه جدا |
| ve bazı kötü haberlerim var ama onlardan fazla iyi haberlerim de var. | TED | ولديّ بعض الأخبار السيئة، ولكن لديّ المزيد من الأخبار الجيدة. |
| Yanımda biraz acid ve ecstasy de var. | Open Subtitles | لدي أيضا بعض أٌقراص الهذيان والنشوة |
| O'nun için beklentilerim de var. Kayınlarımın bana saygı duymasını istiyorum. | Open Subtitles | لديّ بعض التوقعات أيضاً، أريد من أهل زوجة إبني أن يحترمونني. |