| Düşündük, tamam, haydi şu kitapları Hindistan'a göndermeyi deneyelim, dedik. | TED | لذلك فكرنا, حسناً دعونا نحاول ارسال الكتب الى الهند |
| Henüz bilmiyorum. Cezayir dedik. Bilemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعلم بعد فكرنا فى الجزائر ، ولكنى لا أعلم |
| Şöyle dedik, 140 kilometre karelik bir alanı kapsamak istesek ne olur? | TED | و قلنا، ماذا لو أردنا أن نغطي منطقة تمتد لـ140 كيلومتر مربع؟ |
| Evet, sürekli bu yerden bahsedip duruyorsunuz, biz de bir deneyelim dedik. | Open Subtitles | نعم .. أنتم تتكلمون عن هذا المكان طوال الوقت لذا قررنا تجربته |
| Derdin ne bilmiyorum, ama sana söyledik, şehri terk et dedik. | Open Subtitles | لا اعرف ما مشكلتك، ولكننا قلنا لكَ بأن تبقى خارج المدينة |
| Buna iş bulmak için çıktık o muhteşem malikaneyi görünce ulan dedik, bahçıvan falan arıyorlar mı. | Open Subtitles | كنا نبحث عن عملٍ له عندما رأينا القصر ظننا أنه لربما كانوا ليوظفونه كبستاني أو شيء من هذا القبيل |
| Henüz bilmiyorum. Cezayir dedik. Bilemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعلم بعد فكرنا فى الجزائر ، ولكنى لا أعلم |
| Uğrayıp sizlere küçük bir seranat yapalım dedik. | Open Subtitles | فكرنا أن نزورك ونحضر لك القليل من الويسكي, مون |
| Birkaç ay önce karşılaştık birlikte yemek yiyelim dedik. | Open Subtitles | من شهرين , تقابلنا مصادفة و فكرنا فى تناول العشاء كما تعلمين , لحقنى بالمطعم |
| Sadece bir kaç dakikalığına sana uğrayalım dedik, muhabbet için. | Open Subtitles | نحن فقط أردنا أن أن نأتي لمدة دقيقة تعرفين، نزورك |
| Gün bitti, biliyoruz ama yine de uğrayayıp selam verelim dedik. | Open Subtitles | على كل، أعلم أنه نهاية اليوم فقط أردنا المرور وإلقاء التحيه |
| Seni işe gitmeden önce yakalayalım dedik, ...orda seni utandırmamak için yani. | Open Subtitles | أجل، أردنا اللحاق بكِ قبل الذهاب للعمل، وأنقذكِ من التعرض للإحراج هُناك. |
| Ama sonra dedik ki bu kadar yeter topu uzağa atalım. | Open Subtitles | لذا قررنا الذهاب الى الجحيم من خلال دخول في حرب طويلة |
| Teori buydu ve bunun üzerine görüştük, bir sürü deney yaptık, sonra hadi şimdi bu teoriyi gerçekten test edelim dedik. | TED | هذه هي النظرية, تناقاشنا حولها و قمنا ببعض التجارب, و قررنا أن نقوم بتطبيقها. |
| Deminden beri ona harika biri dedik ama hiçbirini duymadı lan. | Open Subtitles | أعني، كلنا قلنا أنّه شخص رائع و لكنه لم يسمعنا نقولها. |
| Yoksa bebeğimiz ve mükemmel balaylarımız olmak zorunda mı dedik? | Open Subtitles | ام هل ظننا بأنه يجدر بنا ان نحضى بالأطفال وأشهر العسل المثالية؟ |
| Sıradan insanların hayatlarının önemsiz olduğundan bahsetmiştik. Neler dedik hatırla. | Open Subtitles | أتتذكر لقد قُلنا, "حياة الأناس دون المستوى ليست لها أهمية"؟ |
| Sen ve ben onlara böyle dedik. Bunu anlamayacaklardır. | Open Subtitles | هذا ما قلناه لهم أنا وأنت ولن يفهموا هذا الأمر |
| Hazır herkesin dikkati dağılmışken, sana bir hediye getirelim dedik. | Open Subtitles | ،بينما الجمع منشغل فكّرنا أن نأتي لك بهدية ترحيب |
| O yüzden birkaçımız toplandık ve dedik ki: "Biz de maske takalım." | Open Subtitles | ..لذا، اجتمع بعض منا نحن الشرطة ..وقررنا أنه ما المشكلة، سنرتدي أقنعة نحن أيضاً |
| Biz de kasabaya gidiyorduk, ışığınızı gördük uğrayalım dedik. | Open Subtitles | لقد كُنا نقود عبر البلدة حنى رأينا أضواء المنزل.. وأردنا التوقف وزيارتكم. |
| Neyse, kundaklama olabileceğini duyduk, bu yüzden gelip bir kontrol edelim dedik. | Open Subtitles | حسناً , لقد سمعنا انه قد يكون تخريب لذا اردنا ان نتفقده |
| Yani biz Tae San'a gidip senin tarafındayız dedik. | Open Subtitles | لذا ذهبنا لتاي سان و أخبرناه أننا فى صفه. |
| Gelmek istedi ama hayır dedik. | Open Subtitles | أرادت المجيء، لكننا أخبرناها أن لا تأتي. |
| Gözlerimizi ovalayıp, filtreleri kontrol ettik. Belki birisi kamerayla oynayıp bize şaka yapıyordur dedik, ama bu yılan balığı gerçekti. | TED | فركنا أعيننا، وتفقدنا المرشحات، إعتقدنا أن أحدهم كان يمازحنا بالعبث بالكاميرا، ولكن ثعبان البحر كان حقيقياً. |
| Son konserim iptal oldu, bu yüzden biz de dedik ki-- | Open Subtitles | آخر عرض لي قد ألغي؟ لذا إعتقدنَا أنه من الأفضل لنا |