| Konuşacak biri var mı diye bakalım. Boş kiliseler beni dehşete düşürüyor. | Open Subtitles | لنري لو ان هناك شخص ما نتحدث اليه الكنائس الفارغه تصيبني بالرعب |
| Veya kan zehirlenmesi vücudu sarınca revirdeki dehşete tanık oldun mu? | Open Subtitles | او تشهد على الرعب في المشفى و التعفن يأكل الجسم ؟ |
| Doktorların, hafızasını yerine getirmemiz için çabalamamız gerektiğini söylediğinde dehşete kapıldım. | Open Subtitles | عندما أخبرني الطبيب أنه علينا التعاون معه لاسترداد ذاكرته كنت مرعوبة |
| Karanlıktan önce eve dönmezsem, dehşete kapılıyorum. | Open Subtitles | واكون مرتعبة إذا لم أكن في المنزل قبل الغروب |
| Tabii, diğerleri dehşete kapıldı, bu yüzden denetimi elime aldım. | Open Subtitles | بالطبع الآخرين كانوا مرعوبين لذا توليت المسؤولية |
| Ebeveynler çocukları için dehşete düşmüştü, ve topluca tekneden inmeyi reddettiler. | TED | الأهل كانوا خائفين بشدة على ابنائهم ورفضوا جميعاً النزول. |
| dehşete düştüm. Sadece doktor olarak değil, insan olarak da. | Open Subtitles | أنا مفزوع, ليس باعتباري طبيباً ولكن باعتباري إنساناً عادياً |
| Açılıştaki hayret verici helikopter sahnesinden itibaren dehşete kapılmıştım. | Open Subtitles | منذ المشهد الافتتاحي المذهل للمروحية بدأت أشعر بالرعب |
| Tim, sağdıcı olmamı istediğinde dehşete kapılmıştım. | Open Subtitles | عندما سألني أن أكون أفضل صديق شعرت بالرعب |
| Hayatımın geri kalanını yalnız geçireceğim için dehşete kapıldım. | Open Subtitles | أشعر بالرعب من أنّني سأعيش وحيداً بقية حياتي. |
| Tanımadığımız organizmaların keşfinin bizleri dehşete düşürdüğü dönemler vardı, çok uzun zaman önce değildi bu. | TED | كان هناك زمن ليس ببعيد كان فيها اكتشاف كائنات غير معروفة شيء يثير الرعب فينا. |
| Bu dehşete ortak olmamı nasıl bekleyebilirsin? | Open Subtitles | لماذا تطلب مني من بين كل الرجال أن أنخرط بمثل هذا الرعب ؟ |
| Son yıllarda yaşanan onca dehşete rağmen bu sadece sizi daha güçlü yapmış. | Open Subtitles | يبدو أن الرعب الذي واجهتيه خلال السنوات الماضية لم يزدك إلا قوة |
| - Harika olacak. - Anlamıyorsun ama dehşete düşmüş durumdayım. | Open Subtitles | ـ سيكون الأمر رائعًا ـ أنت لا تفهم، أنا مرعوبة |
| - AnnaBeth her şeyi anlattı... ve ben aynı anda dehşete... kapıldım, mahcup oldum ve etkilendim. | Open Subtitles | أنابيث أوضحت كل شىء وحسنا , أنا مرتعبة مفزوعة ومعجبة , كل هذا في آن واحد |
| Bazen eski çevreci arkadaşlarla karşılaşıyorum ve yönettiğim şirketi görüp dehşete düşüyorlar. | Open Subtitles | عندما ذهبت الي اصداقائي البيئيين اصبح معظمهم مرعوبين من نوعية الشركات التي اتابعها هذه الايام |
| Şey, hepsini dehşete düşürdün, bu sana bir haftalık düzgün davranış kazandırır. | Open Subtitles | حسنا , كلهم خائفين منك ذلك سيعطيك أسبوع من حسن التصرف |
| Bütün dünya bu olanlar yüzünden dehşete düşmüş durumda. | Open Subtitles | لكن عندما ينتهى هذا، أريد إستعادة مدينتي العالم بأكمله مفزوع من الذي يحدث هنا... |
| Oğlum, sevgili kardinal bu akşamki olay karşısında şoke oluşunu ve dehşete düşüşünü anlatıyordu. | Open Subtitles | يا بني الكاردينال كان يظهر صدمته و فزعة مما حدث الليلة |
| Şimdi, önümüzdeki saatler içinde seni dehşete düşürecek şeyler duyacaksın. | Open Subtitles | خلال الساعات القادمة، ستستمع إلى أشياء ستسبّب لك الفزع. |
| Yamyamların korkunç törenini görünce dehşete kapıldım. | Open Subtitles | اني مرعوب بشدة كل تلك الليالي كنت اراقبهم في بيئتهم المخيفة |
| İlk önce, böylesine sessiz bir zihinle başbaşa kalmaktan dehşete düştüm. | TED | وفي البداية كنت مصدومة لأجد نفسي داخل عقل صامت. |
| Bu cinayetler buradaki topluluğu dehşete düşürdü. | Open Subtitles | روعت هذه الاغتيالات هذا المجتمع. |
| O halde, seni Canavar Adası'nda hayat boyu dehşete mahkum ediyorum. | Open Subtitles | في هذه الحالة، أعلن عقوبتك رعب مدى الحياة في جزيرة الوحوش |
| Ondan dehşete düşer. Ondan saklanmağa çalışır. | Open Subtitles | ايدى ساوث,والذى كانت هايتى ترتعب منه وحاولت الختباء منه, |
| Ve tabii ki diğer bir çok genç kadın gibi ben de dehşete düşmüştüm. | TED | و مثل الكثير من الشابات الأخريات كنت مذعورة تمامًا. |