| Ben de sebze demek istemiştim fakat bunları akşam yiyeceğim. | Open Subtitles | حسنا نعم, لقد قصدت الخضراوات, لكن هذا ماسنفعله لهذه الليله |
| Zaten ben de giymeyenler için demek istemiştim. | Open Subtitles | قصدت .. ضريبة على المخرج الذي لايلبس بنطالاً فضفاضاً |
| - Çatının yenilenmesini de erteleyebilirsem... - Hayatın hakkında demek istemiştim. | Open Subtitles | أستطيع الإنتظار لإعادة ترميم السقف حتي لقد عنيت في حياتك |
| Bu üç projenin dışında ilk kez demek istemiştim. | Open Subtitles | لقد عنيت أنها أول مرة نلتقي خارج هذة المشاريع |
| Tamam, bırak makine baksın, sen değil demek istemiştim. | Open Subtitles | طيب، ما قصدته هو أنني أردت الجهاز للحصول عليه، وليس لك. |
| Kızın elleri büyük. Ben "ekran küçük" demek istemiştim. | Open Subtitles | اجل , انها تمتلك أيدى كبيرة لقد كنت أقصد ان الشاشة صغيرة |
| Sadece anne babasından birini kaybeden bazı çocuklar kaybedilen kişinin yerini alma baskısı hissederler demek istemiştim. | Open Subtitles | عنيتُ بكلّ بساطة أنّ بعض الصبية الذين فقدوا والداً، يشعرون بالضغط لسدّ فراغ الوالد المفقود |
| Aslında akşam yemeği için ne sipariş etmek istersin demek istemiştim. İspanyol mezesi! | Open Subtitles | في الحقيقة قصدت سؤالك عن الطبق الذي تريد أن تطلبه للعشاء |
| Bu da önemli bir haber ama, ben neden ıslaksınız demek istemiştim? | Open Subtitles | هذا مؤسف، ولكنني قصدت لماذا أنتما مبللان؟ |
| Koltuğun diğer tarafına kaysan da otursam demek istemiştim. | Open Subtitles | لا ، قصدت هل تريدين الانتقال من الأريكة حتى أتمكن من الجلوس |
| Sadece başka ailelerle birlikte kamplarda yaşadıysan kötü kokulara alışkınsındır demek istemiştim. | Open Subtitles | أنا فقط قصدت أنت تعيش هكذا تعيش في مخيم مع عدة عوائل من المستحيل أن لم تواجهك روائح سيئة |
| Greathouse'tan çalışmadaki pozisyonumla alakalı bir cevap var mı demek istemiştim. | Open Subtitles | قصدت أي رد من غريتهاوس منتج منفذ مساعد ديفيد فليبوت |
| Ben bu gece yalnız olmak istemiyorum dediğimde arkadaşa ihtiyacım var demek istemiştim babaya değil. | Open Subtitles | تعرف عندما قلت انني لم ارد ان ابقى وحيداً الليلة قصدت انني في حاجة صديق |
| Belirli becelerilerinle ilgileniyoruz dediğimde şirketimiz için hem gerekli olan hem de bize sendikalar konusunda yardımcı olacak birini arıyoruz demek istemiştim. | Open Subtitles | عندما اقول اننا مهتمون بمهاراتك الخاصة عنيت اننا نبحث عن شخص يساعدنا مع النقابات , تعرف |
| Eşya taşımak için bir yardım eli uzatırlar demek istemiştim. | Open Subtitles | عنيت أنهما سيساعدانك في إفراغ أغراضك |
| 32 demek istemiştim. | Open Subtitles | لقد عنيت 32 لقد قلت اربعة لكل واحدة |
| Sadece çift olmakla iş bitmiyor demek istemiştim. | Open Subtitles | كل ما قصدته أني لا أظن أن الثنائيات هي المستقبل |
| Joe Salerno'nun katili hakkında demek istemiştim. | Open Subtitles | أنا كنت أقصد أين نحن من معرفة قاتل جو ساليرنو |
| Benim için iyi demek istemiştim. | Open Subtitles | عنيتُ خبر جيّد بالنسبة ليّ مرحبـًا؟ |
| Çalışmak istemiyorum demek istemiştim belki mesai saatleri dışı bir şey daha hoş olurdu. | Open Subtitles | عَنيتُ ذلك أنا لا wanna يَعْملُ، لكن الشيءَ أكثرَ مِنْ الساعةِ قَدْ تَكُونُ لطيفةَ. |
| Hoşça kal demek istemiştim. | Open Subtitles | أردت قول الوداع |
| - Pembe şampanyayı severim. - Ben de pembe şampanya demek istemiştim. | Open Subtitles | أحب الشمامبانيا القرنفل أنا أقصد هذا النوع |
| Yeni Zelanda veya Avustralya'da Gemi Direği'ni oynamamamız gerektiğini demek istemiştim. | Open Subtitles | كنت أعني أنه لا يجب علينا القيام بها في نيوزيلندا أو أستراليا |
| Sadece, Addison teyzeye "Merhaba." demek istemiştim. | Open Subtitles | فقط أردت إلقاء التحية على خالتي أديسون |
| Sana güle güle demek istemiştim. Hepimiz istedik. | Open Subtitles | أنا فقط أردت القول مع السلامة كلنا نفعل |
| Hemen okula gideceksin demek istemiştim. | Open Subtitles | أعني أنه يجب عليك الذهاب للمدرسة الآن. |
| - Üzgün demek istemiştim. | Open Subtitles | لا, لا, لا, أقصد أنه مكتئب |