| Ben kendimi dengede tutacak kadar alıyordum ama o çok fazla alıyor. | Open Subtitles | أنا ارتداء الحجاب من أجل تحقيق التوازن نفسي. وقالت انها ترتدي الكثير. |
| Ve eğer, bu kafa dengede ise, ...çıkıntılı bir yüzden ziyade oldukça yassı bir yüzü olması daha iyidir. | Open Subtitles | وحتى تكون الرأس متوازنة جيداً فمن الأفضل ألا يكون لديه فك ضخم، أو بالأحرى يُفضل أن يكون وجهه مسطحاً |
| Eğer onu dengede tutamazsak ameliyathaneye ihtiyacımız olmayacak. - Dengelenecek. | Open Subtitles | لن نحتاج الى غرفه عمليات اذا تمكنا من جعلها مستقرة |
| Çünkü, günümüzün standartlarına göre, elektrik talebi ile elektrik arzı dengede olmak zorunda. | TED | بسبب ما تبدو عليه الأمور اليوم، الطلب على الكهرباء لابد أن يكون في توازن مستمر مع عرض الكهرباء. |
| Bu yapay yer çekimi oluşturucular gezegeni dengede tutmaya yetecektir. | Open Subtitles | شبكة الجاذبية الصناعية التي سوف يتم إنشاؤها كافية لجعل الكوكب مستقراً |
| Dolayısıyla bu sadece süzülüyor, bütün yönleri dengede tutan sürekli bir manyetik alan üzerinde süzülüyor. | TED | لذلك هو يطفوا فقط، يطفو على مجال مغناطيسى دائم، والذى يجعله مستقر فى جميع الإتجاهات. |
| Kulağımızın geri kalan kısmı, duymak kadar dengede yürümemizi sağlar, organlarımız ve ellerimiz, evrim sürecinin şekillenmesi sonucudur. | Open Subtitles | وأجزاء الأذن الأخرى ،التي تسمح لنا بالتوازن والاستقامة في المشي بفضل السمع أذرعنا وأيدينا ،جسمنا ،شكِّل برعاية متطورة |
| Tür olarak bir çeşit evrimsel dengede miyiz? | TED | هل نحن في نوع ما من التوازن التطوري كأجناس؟ |
| İster doğal olarak bir kâşif olun, isterse hâlihazırda bildiğiniz şeyden faydalanmaya eğilimli olun, şunu unutmayın: Güzellik, dengede olmaktadır. | TED | سواء كنت مكتشف بطبيعتك أو تميل لاستثمار ماتملك من معرفة، لا تنسى : الجمال يقبع في التوازن. |
| Hadi ağaç gibi tek ayağımız üzerinde dikilip dengede durmaya çalışalım. | Open Subtitles | دعنا فقط نقوم بحركة الشجرة من أجل التوازن |
| Uygarlığımız bıçak sırtında dengede, ve isyancılar onu kulaklarımıza indirmekle tehdit ediyor. | Open Subtitles | حضارتنا أصبحت متوازنة و على المحك و المتمردون يهددون بإسقاطها حول رؤوسنا |
| Ve dengede olabilmek için, tüm bu alanlara zaman ayırmak gerektiğine inanıyorum -- sadece 50 mekik çekmekle bu iş olmaz. | TED | ولكي تكون متوازنة , أعتقد أنه يتوجب إستحضار جميع تلك الجوانب ليس فقط أن تقوم بعدد 50 تمرين للمعده. |
| Ormanları yokediyorsunuz, yeryüzünün sınırlarının çok ötesine gidiyorsunuz, iklim sisteminin dengede kalabilme yetilerine zarar veriyorsunuz. | TED | فلو جرّدت الغابات و تخطيت الحد في إستغلال الأراضي، فأنت تُضعف قدرات النظام المناخي على البقاء مستقرة. |
| Her neyse, Lucy durumun dengede... ama büyük ihtimalle kalıcı. | Open Subtitles | على أي حال، لوسي، حالتكِ مستقرة... ولكن غالباً فهي دائمة... |
| Uyku ve uyanık kalma döngümüz oldukça hassas bir dengede ayrıca fiziksel ve ruhsal sağlığımız için büyük önem taşıyor. | TED | هناك توازن دقيق في دورة نومنا واستيقاظنا، ولها دور هام في الحفاظ على صحتنا العقلية والجسدية. |
| Virüsü dengede tutacak bir uzmana ve biyo-güvenliği 4. seviye bir laboratuvara ihtiyaçları var. | Open Subtitles | سيحتاجون لخبير لإبقاء الفايروس مستقراً ومخبر السلامة الاحيائية من الدرجة الرابعة للعمل فيه |
| Duygusal olarak dengede kalmasını sağlayıp aynı zamanda metabolizmasını da kontrol... | Open Subtitles | يجب علينا ان نبقيه مستقر من الناحية العاطفية مع إبقاء عملية الأيض لديه تحت سيطرتنا بنفس الوقت. |
| Başının üzerinde bir çekici dengede tutabilirsen düşmanlarına da dengeli bir biçimde saldırabilirsin. | Open Subtitles | اهزم هياجك بالتوازن وستهزم عدوك بالهجوم المتوازن |
| Çift yönlü dünyanın kutupları dengede olduğunda üçüncü bir şey doğar. | Open Subtitles | ونتيجة لكون أقطاب العالم مزدوجة في توازنها, أدى إلى أن يولد شيء ثالث. |
| Herşeyi uygun bir dengede tutacak kadar yeterli bir filozofum ben. | Open Subtitles | أَنا ما يكفي من فيلسوف لحمل كل شيء في المكان الصحيح ماذا؟ الميزان الصحيح |
| Temelde bu uzun türde eğriliği dengede tutacak bir şeye ihtiyacımız var. | Open Subtitles | جاعلٌ اياه أكثر إستقراراً بكثير أساسا، هذا الانحناء الطولي هنا يجب أن يكون متوازن من قِبل الشي الذي يمسكه. |
| Mesafeye bak fakat vücudunu dengede tutmalısın. | Open Subtitles | انظر الى هذه المسافة ولكن احفظ توازنك |
| Ama piyanomu dengede tutuyor. | Open Subtitles | لكنني أوازن به البيانو |
| Ben sadece teraziyi dengede tutmaya çalışan birisiyim. | Open Subtitles | انا فقط رجل يحاول موازنة الموازين |
| Troy, uçak dengede değil! dengede değil! | Open Subtitles | الطائره غير مستويه يا تروي غير مستويه |
| Mekiği dengede tutamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التماسك سأقوم باعادتك مرة أخرى |