| İnternet dedikoducusunu kaçırıp bodruma kapatan dengesiz bir eski erkek arkadaş... | Open Subtitles | صديق سابق غير مستقر قفل الانترنت ,امرأة ثرثارة في الطابق السفلي |
| O dengesiz, sefil sarhoşun teki. Ve şimdi kristalin gücüne sahip. Neden? | Open Subtitles | إنهُ ثملٌ مُثير للشفقة غير مستقر والآن يملكُ قوة البلورة ، لماذا؟ |
| Siber silahlar doğası gereği tehlikelidirler, ama ek olarak, daha da dengesiz bir ortamdan ortaya çıkıyorlar. | TED | حتى الأسلحة الالكترونية هي خطيرة بطبيعتها ، لكن بالإضافة إلى ذلك، انها ناشئة في بيئة غير مستقرة أكثر من ذلك بكثير. |
| Kuzey'de Suriye, Güney'de İsrail ve Filistin ile birlikte, bizim devletimiz bu ana kadar hala dengesiz ve parçalanmış. | TED | مع سوريا في الشمال، إسرائيل و فلسطين في الجنوب، و حكومتنا حتى هذه اللحظة لا تزال مجزأة و غير مستقرة. |
| Sonraki gece aradı sesi dengesiz geliyordu. | Open Subtitles | ، فى الليلة التالية إتصل . بدا أنه غير متزن |
| Her açıdan söylemem gerekiyor ki o çok dengesiz biri. | Open Subtitles | على أي حال، يكفي أن أقول بأنه شاب مضطرب للغاية |
| Ya birisi oğlunu öldürmeye çalışıyor ve kasabadan gitmen lazım ya da nerede yaşadığını bilen dengesiz herifin teki kasabadan ayrılmanı söylüyor. | Open Subtitles | إما شخص يحاول قتل إبنكِ و عليكِ الخروج من البلدة, أو مسخ مختل, يعرف أين تعيشين تماماً, يخبركِ أن تخرجي من البلدة. |
| Yani ne kadar dengesiz olacağını tahmin edebilirsiniz. | TED | ولكم أن تتخيلوا كيف أن هذا الشيء سيكون غير مستقر |
| Orada benim dengesiz ve sapkın eğilimli olduğum yazıyor. | Open Subtitles | أنا غير مستقر ذهنيا و فرد يميل لافساد كل شيء |
| Bu yer kontrolden çıktı. dengesiz bir şey. | Open Subtitles | هذا المكان خارج عن السيطرة انه غير مستقر |
| "SÜrati ışık hızından da yüksek olan Bright adında genç bir bayan vardı O göreceli bir şekilde bir gün yola çıktı ve önceki gece döndü." - Bu dengesiz. | Open Subtitles | كان هناك شابة سمية بريدجت التي سرعتها كانت أسرع من الضوء أنه غير مستقر عفواً ؟ |
| Tam da evrenin dengesiz bir konumda asılı kalmasını sağlayacak doğru değere sahip. | TED | انها القيمة الصحيحة حتى تحافظ على الكون في حالة مستقرة. |
| Niye tutup da hepsini Edna gibi zavallı, dengesiz bir yaratığa verdi? | Open Subtitles | لم ترك المجموعة كلها لمسكينة غير مستقرة مثلها |
| Çocukken bile saçma sözlerine aldırış etmezdik. Oğlunun da dengesiz olduğunu söyledin. | Open Subtitles | و لكنك قلت أيضا أن توني لم يكن في حالة مستقرة |
| Göz hatların dengesiz. İnsanların bakmasını mı istiyorsun? | Open Subtitles | لون عينيكِ غير متزن أتريدين أن يحدق الناس بكِ؟ |
| Kurulu dengesiz olduğuma ve kenara çekilmem gerektiğini ikna etti. | Open Subtitles | و تقنع الأدارة أنني مضطرب و يجب أن يتم إبعادي |
| David, dengesiz, eski bir CTU ajanı tarafından öldürüldü. | Open Subtitles | دايفيد قتل بواسطة عنصر مختل سابق لوحدة مكافحة الإرهاب |
| Artık "O"lu kelimeyi kullanmayacağım. "dengesiz yaratıklar." Yeni tabir bu. | Open Subtitles | لن أدعوكن "عاهرات" بل مخلوقات غير متزنة", هذه كلمتي الجديدة" |
| Yeni maddeyi yaratmak için, negatif enerji alanına ihtiyacın var ki, bu da onu dengesiz kılar | Open Subtitles | أنت بحاجة الى طاقة موجبة ونطاق منظم لتصنع مسألة جديدة مما يدعها غير مستقره |
| Ama o da dengesiz adamlara ilgi duyuyordu belli ki, bu da harikaydı. | Open Subtitles | و لكن كان من الواضح أنها مُنجذبة للأشخاص الغير مستقرين, وهذا كان مثالياً |
| Olay, "dengesiz kadının sözüne karşı senin sözün" olmaktan çıktı. | Open Subtitles | أترى، إذاً الأمر ليس له علاقة بدعوى قضائية ضد امرأة مختلة عقلياً |
| 3.günde, Gardner karamsar ve dengesiz bir ruh haline büründü. | TED | في اليوم الثالث كان متقلب المزاج وغير متوازن. |
| Sağ tarafımdan aldıklar kan yüzünden biraz dengesiz hissediyorum. | Open Subtitles | لدي عدم توازن بسبب الدم الذي أخذوه من جهتي اليمنى. |
| Öncelikle o şeyler gerçekten çok dengesiz. | Open Subtitles | أعني، أحد الأسباب أنّ تلك المتفجّرات غير مستقرّة فعلاً |
| Hayatı ve ailesi dengesiz bir kadının kaprisine kalmıştır. | Open Subtitles | حياته وعائلته تعتمدان على نزوة إمرأة مضطربة |
| Mercy, kendi yarattığın şu an dengesiz... ve Anne Hale, her zaman büyük tehdit. | Open Subtitles | "ميرسي" صنع يديكِ غير مُستقرة بشكل خطير و"آن هيل" تُشكل تهديدًا أعظم |
| Bu dengesiz polis Hanna'ya bela bulaştırmak istiyor yapmamış olabileceği bir şey için. | Open Subtitles | هذا الشرطي المختل يريد أن يتسبب بالمشاكل لـ هانا بسبب شيء لا يمكن أن تقوم به |