| Evrensel Teori böyle. denklemin şifresini çözdüğünde, evrenin yapı taşlarının idaresini ele geçirirsin. | Open Subtitles | النظرية الكونية، من يتمكن من حل تلك المعادلة سيسيطر على عناصر بناء الكون |
| denklemin bir parçası olmadıklarını düşündüğümüz için onları dikkate almadık. | Open Subtitles | لقد تجاهلناهم لأننا افترضنا انهما لم يكونا جزءا من المعادلة |
| Bazen kan dökmek de bu denklemin bir parçası olur. | Open Subtitles | من حين لآخر , أراقة الدماء هو جزءا من المعادلة |
| Sonra denklemin ikinci adımı geldi. | TED | ثم حان وقت المرحلة التالية من المعادلة. |
| Bizim için, kanımca, kurtuluşumuz için gerekli denklemin parçası. | TED | بالنسبة لنا، أعتقد، جزء من معادلة بقاءنا. |
| Bilinen fonksiyonları çözebilirler ama onlar bile herhangi bir denklemin değerini ya da bir sayının anlamını söyleyemezler. | Open Subtitles | يمكنهم أن يؤدوا بعض المعادلات المؤكدة لكنهم لا يستطيعون إخبارك بقيمة أى شئ أو بالمعنى |
| Şimdi size göstereceğim video bence, bu tek denklemin nefes kesen uygulamalarından bazılarını gösteriyor. | TED | إذاً سوف أريكم فيديو الآن الذي، باعتقادي، سوف يعرض بعض من التطبيقات الرائعة لهذه المعادلة الوحيدة فقط. |
| Yetenekli olduğu tek şey bu duygusal denklemin kesin değerini hissetmek. Kendinizden ne kadar uzağa fırlatıldığınızın tam mesafesini hissetmek. | TED | والشيء الوحيد الذي يمكن إحساسه هي القيمة المطلقة لهاته المعادلة العاطفية، وهي المسافة ذاتها التي كنتم فيها بعيدين عن أنفسكم. |
| Biraz cebir hilesi yapalım diyebiliriz ve 6'yı denklemin sağ tarafına taşıyalım. | TED | لنقل، دعونا نقوم بلعبة جبرية ما ولننقل الرقم ستة الى الجانب اليميني من المعادلة. |
| Ve mutluluk denklemin tamamen farklı bir ucu. | TED | والسعادة هي طرف أخر مختلف تماماً من المعادلة. |
| Ama denklemin şu kısmını gerçekten anlayamıyorum ve doktorlarımın da bunu gerçekten anlayabildiklerini sanmıyorum: | TED | لكن هذا الجزء من المعادلة لم أفهمه. ولا أعتقد أن أطبائي المعالجين حقاً فهموا هذا الجزء من المعادلة. |
| Eve gideceğimi, bazı arkadaşlarımı göreceğimi düşündüm ve seni görebilmemin elbette denklemin en önemli kısmı olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | وفكرت ربما في مقابلتك وهذا هو الجزء الأهم من المعادلة |
| Albay O'Neill'ın yazdığı denklemin gezegensi kütleler arasındaki uzaklığı ölçmede, devrim niteliğinde bir formül olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن المعادلة التى كتبها الكولونيل أونيل هى معادلة ثورية لحساب المسافات بين الكواكب |
| Kendisini dengelemeye çalışan denklemin bir sonucu. | Open Subtitles | نتيجة المعادلة التى تحاول أن توازن نفسها |
| - Aynı kaderi paylaşıyorduk. - "Aynı denklemin parçalarıydık." | Open Subtitles | ـ حسنا، كان لنا نفس المصير ـ نحن كنا جزء من نفس المعادلة |
| - Aynı kaderi paylaşıyorduk. - "Aynı denklemin parçalarıydık." | Open Subtitles | ـ حسنا، كان لنا نفس المصير ـ نحن كنا جزء من نفس المعادلة |
| Bu denklemin limitini bulun. | Open Subtitles | المتسابقتان المطلوب إيجاد حد هذه المعادلة |
| Kim olduğunu bilmek denklemin önemli bir parçası,.. | Open Subtitles | حسنا, معرفة طبيعته بالتأكيد انها جزء من المعادلة |
| denklemin sonuna kadar bana mantıklı geliyor ama sonra... | Open Subtitles | لقد كان لكل شيء معنى حتى وصلت الى نهاية المعادلة, وبعد ذلك.. |
| Yeni elektronik metinlerinizde tıkladığınız her bir denklemin, inceleyip, deneyler yapabileceğini bir şey olduğunu düşünün. | TED | أن كل معادلة تنقر عليها عبر النصوص الإلكترونية الحديثة هي شئ يمكن أن تقدر على إستكشافه وتجربته. |
| Adam'ın tek kusuru geometrik denklemin olduğu sorudaydı ama... sanırım sadece aklı karıştı. | Open Subtitles | الاختلاف الوحيد الذي حصلت عليه من آدم هو سؤال رقابة بخصوص المعادلات الهندسية لكن بصراحة اظن انني اخفته |
| Ama denklemin diğer tarafı bize başka bir şey söylüyor ve bu da enerjinin tekrardan kütle haline yoğunlaşma ihtimalidir. | Open Subtitles | لكن الجانب الآخر للمعادلة يخبرنا بشيء آخر أنّه يمكن للطاقة أن تتكثّف مرّة أخرى لكتلة. |
| denklemin bir parçası olduğumuzu anlamasına yardım edeceğiz. | Open Subtitles | ونحن سنساعدها لفهم الجزء الأخر من المعادله |