| Bir de dikenli tel ve kule bekçisi ayarladık mı tamamdır. | Open Subtitles | كل ما أحتاج إليه هو سور من الأسلاك الشائكة وحُراس أبراج |
| Ve Doug ilk gün işe giderken, ana merkezin dikenli tel örgülerle çevrili olduğunu gördü. | TED | وعندما قاد دوغ إلى العمل في يومه الأول، لاحظ أن المقر الرئيسي محاط بسياج من الأسلاك الشائكة. |
| Biliyor musun kimse dikenli tel hakkında bir şey söylememişti. | Open Subtitles | حسناً, لم يذكر أي أحد أي شيء عن سلك شائك |
| Ben bir villa, duvar, istiyorum dikenli tel, bahçe, meyve bahçesi istiyorum. | Open Subtitles | , أريد فيلا , جدار , أسلاك شائكة . حديقة , بستان |
| Kodlar, şartnameler, uzunluğu 4 km olan parmaklıklar, 1,200 kilo ağırlığında dikenli tel elektrik hattı çekilmiş 6,000 kiloluk parmaklıklar, seramik yalıtıcılar mahkûm başına 3 metreküplük hava aralığı! | Open Subtitles | و 1200 كيلو من الاسلاك الشائكة و 6000 كيلو من الاسلاك المكهربه و 3 متر مكعب من الهواء لكل سجين |
| Üzerindeki dikenli tel izleri hala görülüyordu. | Open Subtitles | كان بالامكان رؤية اثار السلك الشائك عليه |
| Aramızda dikenli tel varken birkaç kez görüştük ve sen... | Open Subtitles | لقد تكلمنا عدة مرات من خلال الأسلاك الشائكة |
| Ortada duruyorduk. dikenli tel vardı, biz nöbetçiler vardık. Batı Berlinliler, Doğu Berlinliler. | Open Subtitles | كنا نقف هناك في الوسط، حيث الأسلاك الشائكة نحن الحراس ومواطني برلين الشرقية والغربية |
| Şunlara bakınca, gören de dikenli tel işinde olduğumu sanır. | Open Subtitles | قد تعتقدين أني أجعل رزقي في تسلق الأسلاك الشائكة. |
| Evlat, yeri geldi, dikenli tel sattım ve bunun için teşekkür aldım. | Open Subtitles | لقد بعت شحنات الأسلاك الشائكة وحصلت على الكثير من الأطراء |
| Kore Savaşından sonra, Güney Kore kıyıları, saldırılara karşı dikenli tel ile sarılmıştır. | Open Subtitles | بعد الحرب الكورية،أحيط الخط الساحلي لكوريا الجنوبية بسياج من الأسلاك الشائكة لصد أي هجمات محتملة |
| Eğer çizgiyi aşarsan dikenli tel levhasını kıçına sokacağım. | Open Subtitles | بقدر ما كنت جشاء خارج الخط ، وسوف يكون لي كيس الصفن الخاص على لوحة من الأسلاك الشائكة. |
| Küçük şirin topluluk yüksek duvarlı, nöbetçili, belki de biraz dikenli tel. | Open Subtitles | مجتمع راق بحيطان عالية وحراس، ربما سلك شائك قليلا |
| Pek çok erkek ejderha, dikenli tel sevgilisinin adını falan dövme yaptırır. | Open Subtitles | الان اغلب الشباب يحصلون على وشم تنين او سلك شائك او اسماء صديقاتهم |
| Arazi savaşı istiyorsan, "dikenli tel" demen yeterli. | Open Subtitles | إذا كنت تبحث عن الحرب، قل فقط، "سلك شائك". |
| Orada sadece tel var. dikenli tel. Ben, o dikenli tellere takıldım. | Open Subtitles | ،كان يوجد هناك مكان أسلاك شائكة الكثير منها، فعلقت به |
| Kimse bir grup tüyler ürpertici ceset ve dikenli tel hakkında bir şey söylememişti. | Open Subtitles | ولم يذكر أحد شيئاً بخصوص إكتشاف مجموعة جثث عالقة في أسلاك شائكة |
| Bu insanlar, İtalya'da tazıları hayvan deneylerinden kurtarmak için anında dikenli tel örgülerin üzerinden tırmanan eylemciler gibi sıradan insanlar. | TED | هؤلاء هم الناس البسطاء، كهؤلاء المتظاهرين في إيطاليا الذين تسلقوا وبعفوية أسوار ذات أسلاك شائكة لإنقاذ كلب البيقلز من الخضوع للإختبار. |
| Gelmişken, hemen gidip bir miktar dikenli tel sipariş etmeni istiyorum, lütfen. | Open Subtitles | اريدك تذهبى وتطلبى بعض الاسلاك الشائكة وبشكل عاجل |
| Cebinde bir parça dikenli tel var. | Open Subtitles | هناك قطعة من الاسلاك الشائكة . في جيب المعطف |
| Boynuna dikenli tel dolamışlardı. | Open Subtitles | وضعوا السلك الشائك ...حول رقبته |
| Bizce kurban boğazlandı, muhtemelen dikenli tel ile. | Open Subtitles | نحنُ نعتقد ان الضحية تم خنقهُ على الأرجح بسلك شائك |
| Sol kolunda dikenli tel dövmesi var. | Open Subtitles | ووشم أسلاك شائكه على عضله ذراعه الأيسر |