| Geminin kenarlarında dikenli teller var. | TED | هناك أسلاك شائكة على امتداد حواف السفينة |
| Ne dikenli teller ne silahlı korumalar, ne kötü adamlar ne de komplo-- ...sadece bilgisayar kasaları. | Open Subtitles | لا يوجد أسلاك شائكة لا يوجد حراس بأسلحة نارية، لا يوجد أشرار، لا توجد كؤامرة فقط صناديق حواسيب. |
| Yüksek voltaj, çinko kaplı dikenli teller, göz taraması. | Open Subtitles | أسلاك شائكة مغلفنة ومكهربة ونظام تعرف على قزحية العين؟ |
| Bu zor ev hayatı, öğrenmenin önünde, bizim bir şekilde üstesinden gelmemiz gereken dikenli teller yaratıyor. | TED | تلك الخبرات المنزلية الصعبة خلقت حواجز من الأسلاك الشائكة في وجه التعلم، وكان علينا إيجاد طريقة للعبور فوقها. |
| Yani kilometrelerce okyanus, ya da dikenli teller yok. | Open Subtitles | بمعنى ليس بمسافة أميال من المحيط أو سلك شائك. |
| Sonra bir de üzerindeki kahrolası dikenli teller var. Berbat. | Open Subtitles | و هناك أسلاك شائكة عليها، هذا مٌقزز |
| Bekçi ve dikenli teller yok. | Open Subtitles | ليس هناك حراس، لا أسلاك شائكة |
| Yoksa kendinizi, kadınlarınızı ve çocuklarınızı dikenli teller ve çitler arasında bulacaksınız. | Open Subtitles | وإلّا ستجدون أنفسكم وزوجاتكم وأولادكم محصورين بين الأسلاك الشائكة وأعمدة السياج |
| Kaçışın önünde iki engel var; dikenli teller ve nöbetçiler. | Open Subtitles | : هناك عقبتان للهروب الأسلاك الشائكة والحراس |
| İşçilerden oluşan gruplar, silahlı nöbetçiler eşliğinde merkez boyunca dikenli teller dikmeye başladılar. | Open Subtitles | بدأت فرق من العمال تحت حراسة مسلحة بإقامة حاجز من الأسلاك الشائكة ابتداءً من المنتصف |
| dikenli teller var. | Open Subtitles | - الذي؟ هناك سلك شائك. |
| Çayırlar , etrafta koşturduğum , dikenli teller. | Open Subtitles | حقول، سلك شائك |