| Biraz sonra ne olacağını bilmiyorsunuz. Değil mi? Tamam, bi süre burada dikilmek senin için sorun olur mu? | TED | فأنتم لا تدرون ما الذي سيحدث، أليس كذلك؟ حسناً، أيمكنكم الوقوف هنا لوهلة؟ |
| Unutmayın, sahnede olmak uçurumun kenarında dikilmek gibidir. | Open Subtitles | تذكروا, وجودكم على المسرح مثل الوقوف على حافة منحدر |
| İnsanlarla ayakta dikilmek, güçbela hatırlamak, ...büyük oyunla ilgili anıları yâd etmek. | Open Subtitles | الوقوف مع أشخاص بالكاد تتذكرهم مستعيداً تلك الأوقات |
| Bu da on üç dakikanın en azından bir bölümünde orada dikilmek zorundalardı demek. | Open Subtitles | وهو ما يعني كان لابد من الوقوف هناك ما لا يقل عن جزء من أن الدقيقة 13. |
| Orada öyle dikilmek zorunda olmadığını biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | ♪ تعلمين بانه لا يجب عليك فقط الوقوف هنا اليس كذلك؟ |
| Neden evimizde dikilmek yerine annemin katilini aramıyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا لا تحاولوا معرفة من فعل هذا ؟ بدلاً من الوقوف حول المنزل |
| Yine de uçurumun kenarında dikilmek, uçurumun kenarında ayak kaymasından ya da uçurumdan düşmekten iyidir. | Open Subtitles | ومع ذلك فإن الوقوف على حافة هاوية أفضل من الانزلاق في هاوية، أو الوقوع عن حافة هاوية. |
| - Seninle konuşurken ayakta dikilmek istemediğim için buradayım. | Open Subtitles | - إنني أقابلك هنا - لأنني لم أُرد الوقوف أثناء محادثتك |
| Koridorun ortasında manyak gibi dikilmek istemiyorum. | Open Subtitles | حسنًا من الجنون الوقوف هنا في الممر لذا... إنتقي واحدة أو خذيهم جميعًأ |
| Ama koridorda böyle dikilmek delilik! | Open Subtitles | حسنًا من الجنون الوقوف هنا في الممر لذا... |
| O boyarken saatlerce ayakta dikilmek zorunda kaldım! | Open Subtitles | كان علي الوقوف لوقت ! طويل بينما كان يفعل ذلك |
| - Hayır. Tek yapacağın orada dikilmek. | Open Subtitles | - لا، كل ما عليك فعله هو الوقوف هناك- |
| Burada dikilmek kurtarır sanki. | Open Subtitles | لكن الوقوف هنا سيفعل |
| - O da bilmiyormuş ama orada öylece dikilmek ve sadece bir kitap hakkında konuşmak çok güzeldi anlıyor musun? | Open Subtitles | -وهي كذلك لم تعرفه، لكن ... كان أمراً جميلاً الوقوف والتحدث معها عن كتاب |
| Tek yaptığın orada dikilmek. | Open Subtitles | كل ما تفعله هو الوقوف هكذا |
| dikilmek mi istiyorsun, içeri girmek mi? | Open Subtitles | هل ترغب فى الوقوف أم الدخول؟ |
| Köşe başında dikilmek zorunda değiliz. | Open Subtitles | ليس علينا الوقوف عند الزاوية. |
| Marge, ailen kapıda dikilmek zorunda değil. | Open Subtitles | مارج) ليس على عائلتك) الوقوف في المدخل |
| Burada dikilmek bir işine yaramaz. | Open Subtitles | لن يساعدك الوقوف هنا. أ... |
| Port Royal'de iskelede dikilmek... | Open Subtitles | الوقوف هناك (علىميناء(بورترويال.. |