| Bunu kazalarda görürsün. Sanki, yüksek hızla çarptığında direksiyonun vücuda girmesi gibi. | Open Subtitles | كما يحدث في حوادث السيارات حين يخترق المقود جسد الضحية بسرعة هائلة |
| Sanırım direksiyonun altındaki bölmeye bir göz atsak iyi olacak. | Open Subtitles | أعتقد بأن رهاننا الأفضل هو النظر إلى لوحة عامود المقود |
| Polis tarafından durdurulduğumuzda ellerimizi direksiyonun üzerine saat 12 pozisyonunda tuttuk. | TED | عندما توقفنا الشرطة. نضع اليدين فوق المقود في وضعية الساعة12. |
| Sol elini kelepçele, direksiyonun altından geçir ve timsahçıyı kelepçele. | Open Subtitles | قيد يدك اليسرى ضعها داخل عجلة القيادة وقيد صاحب التمساح. |
| Ve uyku mahrumu, ehliyeti yeni almış ergenin direksiyonun başına geçmesinde risk var. | TED | كما أن هناك خطر اعطاء مراهق يعاني من نقص النوم رخصة قيادة جديدة، ووضعه خلف عجلة القيادة. |
| direksiyonun arkasındaki başka bir parçasın. | Open Subtitles | بمجرد أن تكون جزء من الشاحنة، فيجب أن تكون متحمسًا وراء المقود. |
| ...ama kimse direksiyonun kendi icatları olduğunu iddia etmez. | Open Subtitles | ولكن لم يدعي أحد بأن المقود كان من اختراعه |
| Şimdi sol elini direksiyonun arasına koyar mısın lütfen? | Open Subtitles | من فضلك هل تسمح بوضع يدك اليسرى داخل المقود ، لو سمحت ؟ |
| direksiyonun başına geçince; tüm o sürücülüğümü, içgüdülerimi.. | Open Subtitles | فقط الجلوس خلف المقود يرجع لك ذكرياتك عن القيادة وغرائزك |
| Üstelik direksiyonun arkasında gördüğüm şey de hayal gücümün ürünü değildi. | Open Subtitles | وذلك الشيء الذي رأيته خلف المقود لم يكن من خيالي |
| Pekala yarışçılar, hazır olduğunuzda... her iki elinizi direksiyonun üzerine koyun. | Open Subtitles | حسناً ايها المتسابقون .. عندما تكونون مستعدين ضعوا كلا يديكما على المقود |
| direksiyonun başına geçtiğinde, tüm bildiklerin geri gelir. | Open Subtitles | لمَ لا تجلس خلف المقود وترى إن كنتَ ستتذكّر كيف تقودها؟ |
| Ben de çarpışma anında direksiyonun yaptığı yara izini görüyorum. | Open Subtitles | أرى جروح من تَحْصِين ضد المقود في التصادم. |
| Bence direksiyonun ardındaki eleman kucağında tüfek dururken bizi izliyor. | Open Subtitles | وأعتقد أن هذا الشخص خلف المقود والذي لا ينظر ناحيتنا بحوزته بندقية |
| Yüzbaşı Yavaş direksiyonun başına geçmeme izin verse şimdiye kadar bir yerlere varmış olurduk. | Open Subtitles | سنكون في مكان ما لو أن الكابتن الكسول تخلي عن عجلة القيادة جدو , اللعنة اضغط عليها |
| Yürümeye devam et. direksiyonun arkasına geçene kadar durma. | Open Subtitles | أستمر بالسير, لا تلتفت حولك حتى تكون خلف عجلة القيادة |
| Katil, Heidi'nin cesedini direksiyonun başına koyup bir tepeden aşağı yuvarlayacaktı. | Open Subtitles | القاتل خطط لوضع جثة وراء عجلة القيادة و رميها من فوق جرف. |
| direksiyonun başında sizin bulunmanız babanız için olduğundan daha riskliydi. | Open Subtitles | كان هناك أكثر من ذلك بكثير خطر بالنسبة لك أن يكون وراء عجلة القيادة من والدك، |
| Sanki direksiyonun başında da zencefilli kurabiyeden yapılmış sarhoş bir adam var. | Open Subtitles | كأن يكون هنالك رجل مصنوع من خبز الزنجبيل، على عجلة القيادة. و يكون ثملاً، |
| Biliyorum, çünkü direksiyonun arkasındaki elektronik vin numarasını değiştirmedin. | Open Subtitles | أعلمُ ذلك لأنك لم تُغير الرقم التسلسلي خلف عجلة القيادة |
| Sonra uykulu uykulu direksiyonun başına geçiyorlar ve trafik kazası geçirme tehlikesi altında oluyorlar. | TED | وبعد ذلك يشعرن بالنعاس و هنّ وراء مقود السيارة، وهن عرضة لخطر حوادث السيارات. |
| direksiyonun başına bir çocuk geçtiğinde ve aracı ağaçlara tosladığında çocuğu suçlamazsınız. | Open Subtitles | عندما يجلس طفل خلف عجلة قيادة سيارة و يسطدم بشجرة، أنت لا تلوم الطفل. |
| Yakasından tuttuğum gibi, onu koltuktan kaldırdım direksiyonun başına ben geçtim. | Open Subtitles | لذا فقد أمسكته من الياقة وأنزلته من المقعد، وجلست خلف المقوّد والآن كنت أقود الحافلة |