| Yok, ben iyiyim. Sadece diyarlar arasında seyahat etmek ne kadar zordur bilirim. | Open Subtitles | لا، أنا بخير، إنّما أعرف صعوبة السفر بين الممالك |
| Hayır, hayır, Senin şapkan sihirli diyarlar arasında yolculuk yapıyor. | Open Subtitles | قبّعتكَ تنتقل بين الممالك السحريّة فقط |
| diyarlar arasındaki en hızlı gemidir. | Open Subtitles | إنّها أسرع سفينة في كلّ الممالك. |
| Küçükken babam ile diyarlar arasında seyahat etme planlarıyla bir gemiye binmiştik. | Open Subtitles | في صِغري، أبحرتُ مع والدي بنيّة اجتياز العوالم |
| Ayna büyüsüyle diyarlar arasını göremediğini sanmıyordum. | Open Subtitles | ظننتكِ لا تستطيعين استخدام سحر المرآة للنظر عبرَ العوالم |
| Uzak diyarlar'da onca yıl seni biraz narinleştirmiş olmalı. | Open Subtitles | كل هذه السنين في فارلاند بامكانها جعلك رقيق بعض الشيء |
| Irak diyarlar'da buradan daha büyük yerler görmüşsündür. | Open Subtitles | لابد أنك رأيت أماكن أكبر بكثير من هذا في (فارلاند) |
| Hudut diyarlar'da dolaşan, insanları kışkırtan bir elçi varmış. | Open Subtitles | أن هناك رسول بتحرك بأنحاء إبدجلاند) لإثارتهم) |
| - Sanki bütün diyarlar bir araya toplanmış. - Çok yaklaştın. | Open Subtitles | تبدو ككافّة الممالك مجتمعة - ظنّك أقرب ممّا تعتقدين - |
| Kara Peri'yi durdurmazsak eğer tüm diyarlar yok olacak. | Open Subtitles | ما لَمْ نردع الحوريّة السوداء... ستُدمّر كافّة الممالك... |
| diyarlar kayboluyor. Fazla vaktimiz kalmadı. | Open Subtitles | الممالك تختفي ووقتنا ضيّق |
| diyarlar arası geçiş yapabilmek için aynen demirken dövüldüğü gibi kullanılması gerekiyor. | Open Subtitles | بغية الانتقال بين العوالم يجب استخدامه بالطريقة التي تشكّل بها |
| Umuda en çok ihtiyacı duyulduğu anlarda bu sayfalar diyarlar arası yolculuk etti. | Open Subtitles | هذه الصفحات عبرَت العوالم عندما كان الناس بأمسّ الحاجة للأمل |
| Baban eskiden büyülü bir dolap yapmıştı. diyarlar arasında yolculuk yapmamı sağlamıştı. | Open Subtitles | صنع والدك سابقاً خزانةً سحريّة وقد نقلتني بين العوالم |
| Yarın Uzak diyarlar'a giden bir tekne Bregan'dan kalkıyor. | Open Subtitles | هناك قارب سيغادر (بريجان) غدا متجها إلي (فارلاند) كن علي متنه |
| Uzak diyarlar'a ancak tekneyle gidebilirdin. | Open Subtitles | لذلك لتصل إلي (فارلاند) يجب أن تركب القارب |
| Sonraki akıntıda bir gemi Uzak diyarlar'a gidecek. | Open Subtitles | هناك سفينة ستغادر إلي (فارلاند) في المد القادم |
| Hudut diyarlar'da dolaşan, insanları kışkırtan bir elçi varmış. | Open Subtitles | هناك نبيا ينشط في (أيسلندا) لإثارتهم |