| Yalnızca doğru yerde olma meselesi değil, zamanında olmak da var. | Open Subtitles | المسأله ليست فى أننا كنا فى المكان الصحيح المسأله هى الوقت |
| Onu hiç ziyaret etmemiştim ve doğru yerde olup olmadığımı bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أزورها أبداً و لم أعرف إن كان هذا المكان الصحيح |
| Eğer doğru yerde tutuluyorsa, bir yunus senede milyon dolarlar kazandırabilir. | Open Subtitles | أيّ دولفين في المكان المناسب بإمكانه أن يُدرّ مليون دولار سنوياً |
| Eğer adımı verirsem doğru yerde olduklarını, ...ve gelmenin güvenli olduğunu bilecekler. | Open Subtitles | لو أعطيتهم اسمي، سيعرفون أنهم في المكان المناسب وأن بإمكانهم العبور بأمان. |
| Haritadakinin senin evin olduğunu onaylarsan doğru yerde olduğumu anlamış olacağım. | Open Subtitles | أكدي لي فحسب أن هذا منزلك الذي على الخريطة، كي أتيقن أنني بالمكان الصحيح. |
| Sadece, doğru zamanda doğru yerde olan şanslı kaltak sendin. | Open Subtitles | أنت فقط العاهرة المحظوظة التي كَانتْ في المكان والوقت الصحيحين. |
| doğru yerde, doğru kelimeleri söylemek, Globe'un şekli sayesinde enerji dönüştürücüsü görevi yapacak! | Open Subtitles | مجموعة من الكلمات المناسبة تقال في المكان الصحيح مع شكل المسرح كمحول طاقة |
| Dev gezegenler de bizleri çarpışmalardan koruyabilmek için doğru yerde olmak zorunda. | Open Subtitles | ولابد للكواكب العملاقة أن تكون في المكان الصحيح لكي تحمينا من الاصطدامات |
| Bütün bu tuhaflıklar bittiğinde kalbinin doğru yerde olduğunu göreceksin. | Open Subtitles | سوف يتخطى هذه الصعوبات عندما يجد قلبه في المكان الصحيح |
| Ona Avustralya'da bir sürü Asyalı olduğunu ve doğru yerde olduğumuzu açıklamamız gerekti. | TED | كانت لا بد أن يتم الشرح لها أنه يوجد عدد كبير من الأسيويين في أستراليا و أننا كنا في المكان الصحيح. |
| Bir gün, doğru zamanda doğru yerde olacağım ve o canavarı tek vuruşla indireceğim. | Open Subtitles | يوم واحد، أنا سأكون في المكان الصحيح في الوقت المناسب، وأنا سأعضّ طلقة ذلك الوحش. |
| Kalpleriniz doğru yerde, ama beyinleriniz uyanmalı. | Open Subtitles | قلبك فى المكان الصحيح ولكن راسك يجب ان يستيقظ |
| Bana göre ise, fotoğrafçılık doğru zamanda doğru yerde olmaktan daha fazlasıydı. | TED | لذلك بالنسبة لي التصوير كان يعتمد أكثر على التواجد في المكان المناسب في الوقت المناسب |
| İşin asıl zor olan tarafı, doğru zamanda doğru yerde olabilmek. Bunun dışında oldukça sade ve kolay bir teknik. | TED | نصف التحديد يكمُن في الوصول ,ان تكون في المكان المناسب في الوقت المناسب لكن هناك تقنية بسيطة و سهلة |
| Gerçekten can alıcı kareler yakalayabilmek için, doğru yerde doğru zamanda bulunmalısınız. | TED | للحصول فعلاّ على اللقطات المربحة، فهذا يستلزم التواجد في المكان المناسب في الوقت المناسب. |
| Her daim, doğru zamanda doğru yerde olmayı nasıl başarabiliyorsun, hayret! | Open Subtitles | من الغريب كيف ترتب ان تكون في المكان المناسب في اللحظة المناسبة |
| Ok mozoleyi açmadığına göre doğru yerde olduğumuzu nereden biliyoruz? | Open Subtitles | ... إذا لم يكن السهم حقاً يفتح المقبرة فكيف نعلم أننا بالمكان الصحيح ؟ |
| doğru yerde doğru numara. | Open Subtitles | بالمكان الصحيح, والمقاسات الصحيحه. |
| Bu resimlerden biri doğru yerde değil. | Open Subtitles | أحدى هذه الصور لا تمُتّ لهم بصلة. |
| Son olarak da doğru yerde ölmelisin. | Open Subtitles | أخيراً، أنت يَجِبُ أَنْ تَمُوتَ في المكانِ الصحيحِ |
| Biraz ketumdur ama doğru yerde kabul edeceğine inanıyorum. | Open Subtitles | إنه متحفظ قليلاً ولكني أعتقد أن سيوافق بالسعر المناسب |
| Meraktan soruyorum. Aile dostu mu yoksa doğru yerde, doğru zamanda mı? | Open Subtitles | من باب الفضول, أهو صديق للعائله ام الوقت المناسب بالمكان المناسب ؟ |
| -Peki onun doğru yerde olduğundan emin misin? -Evet, hanımefendi, doğru yerde. | Open Subtitles | هل أنتِ متأكدة أن هذة فى مكانها الصحيح ؟ |
| Burası Alette. doğru yerde misin? | Open Subtitles | هذه مجلة (آلت), هل هذا هو المكان الذي ينبغي أن تكوني فيه؟ |
| Dürüt ol be. Kalbin asla doğru yerde değildi. | Open Subtitles | كن صادقا قلبك لم يكن متواجدا في هذه |