| Bu yıl Noel baba kızağa binmiyor Total Tank'la dolaşıyor. | Open Subtitles | هذه السنة بابا نويل سوف لا يتجول بعربته بل بدبابته |
| Bir düşünsene, Moyez gibi yeraltında bir fare deliğinde yaşayan bir adam 15 milyon dolarlık hesap cüzdanıyla ortalıkta dolaşıyor. | Open Subtitles | فكر فى ذلك رجل مثل موياز يعيش فى المجارير تحت الأرض طوال الوقت يتجول ومعه 15 مليون دولار فى المصرف |
| Üzerinde yalnız sütyen olan bir kadın, güpegündüz ortalıkta dolaşıyor. | Open Subtitles | إمرأة تتجول في وضح النهار وليست مرتدية سوى حمّالة صدر |
| Kafamda bir sürü fikir dolaşıyor. | Open Subtitles | لدي افكار تدور فى راسي . لقد كنت اقرأ العديد من الاشياء |
| Kamyonda. Ama tebdili kıyafetle dolaşıyor. | Open Subtitles | انه فى الشاحنة , كما ترى بأنه يسافر تحت اسم مستعار |
| Sadece 10 blok ötede ve kadınlar burada geceleri tek başına dolaşıyor. | Open Subtitles | كان هناك عشرة عمارات من هنا و هي كانت تمشي بالقرب من هنا مساء |
| Bazı insanların öz güvenini ödüllendirirken bazılarınınkini cezalandırıyoruz ve bu süre zarfında pek çok insan ortalıkta her gün öz güvensiz dolaşıyor. | TED | فنحن نمح الثقة لبعض الناس ونعاقب بها البعض الآخر في حين أن الكثير منهم يتجولون بشكل يومي دون التحلى بها |
| Adam hayır işleri için tüm dünyayı dolaşıyor dağlara tırmanıyor, uçak kullanıyor. | Open Subtitles | انه يطوف العالم و يقوم بالاعمال الخيرية يتسلق الصخور يحلق بالطائرات |
| Dünyayı dolaşıyor, Güney Amerika'ya ve Afrika'ya gidiyor. En iyi kahve çekirdeklerini bulmaya. | TED | يجوب العالم؛ أمريكا الجنوبية وأفريقيا، ليعثر على أفضل أنواع البنّ. |
| Demek ki, o ihtiyar kral bir yerlerde dolaşıyor olmalı. | Open Subtitles | ومعني هذا أن الملك مازال يحوم حول المكان. |
| Ofisleri dolaşıyor, çalışanlara gözünü dikip bakıyor, masaları kontrol ediyor. | Open Subtitles | إنه يتجول بين المكاتب محدقا بجميع الموظفين ويفتش مكاتب الناس |
| Ya bu şeyin çiftleşme mevsimi, ya da şehrin her yerinde dolaşıyor. | Open Subtitles | و إما هذا هو موسم التزاوج لهذا الكائن، أو أنه يتجول في أنحاء المدينة |
| Hasta, bir katil, bir şizofreni ve şehir içinde serbestçe dolaşıyor! | Open Subtitles | مريض مجرم ومصاب بانفصام فى الشخصية يتجول بحرية فى البلدة |
| Ama babamın ruhu saray kapısının ardında hala huzursuzca dolaşıyor. | Open Subtitles | لكن روح أبي ما زالت تتجول بقلق خارج بوابة القصر |
| O yaşlı keçi hala ortalıkta dolaşıyor mu? | Open Subtitles | هَلْ تلك العنزةِ المسنة ما زالَتْ تتجول هنا؟ ' |
| Bir kalp ameliyatı planladığın dedikodusu dolaşıyor. | Open Subtitles | ثمة شائعة تدور حولك أنك تعتزم إجراء عملية جراحة قلب. |
| Fakat "meta-material" koyulduğunda dalga eğilerek çevresinden dolaşıyor ve hiç bir iz olmadan diğer tarafa geçiyor. | Open Subtitles | لكن عندما وضعت مواد مركبة هندسيا هناك تدور الموجات حوله وتندمج بسلاسة على الجانب الآخر |
| Bütün dünyayı dolaşıyor, mankenlerle çalışıyor. | Open Subtitles | إنه يسافر حول الـعالم يعمـل مع عارضات ازياء |
| Arada küçük hayvanlar dolaşıyor... Bazıları üstümde. | Open Subtitles | أحيانا الحيوانات الصغيرة تمشي هنا وهناك. |
| Etrafta sarışınlar dolaşıyor, Beach Boys, palmiyeler, deniz. | Open Subtitles | الشقراوات يتجولون والفتيان في الشواطيء والنخيـل |
| Baban hâlâ dolaşıyor, tekrar doğacak bir beden arıyor olabilir. | Open Subtitles | والدك قد يكون يطوف في الجوار في الوقت الحالي يبحث عن جسم جديد ليتقمصة |
| Bir düşün,onu sadece çocuklar görüyor ve kendisi bir gecede dünyayı dolaşıyor. | Open Subtitles | فكري بهذا الأطفال فقط يرونه ويمكنه أن يجوب العالم في ليلة |
| Yardımcı pilotumuz kabinin içinde bir çeşit hayvan gibi dolaşıyor. | Open Subtitles | مساعد الطيار يحوم في المقصورة وكأنهُ حيوان ما |
| Birçok insan zaten ölü olarak ortada dolaşıyor ve sefil hayatlarından kurtulmaları gerekiyor. | Open Subtitles | هناك الكثير من الناس يمشون هم بحكم الموتى لكنهم بحاجة إلى من يخلصهم من هذا العذاب |
| Bu enerji şeridi uzayda rastgele dolaşmıyor. Evreni dolaşıyor. | Open Subtitles | لم يكن مجرد ظاهرة عشوائية تسافر عبر الكون. |
| Tek bildiğim artık dikkatli olman gerektiği, bir sürü söylenti dolaşıyor. | Open Subtitles | كل ما أعـرفه أنه يجب أن تتوخي الحذر، هنـاك الكثير من الشائعات. |
| Rus denizaltıları etrafımızda dolaşıyor. | Open Subtitles | تعلمين ان لدينا غواصات روسية تحوم هنا |
| Tatlı ve soylu düşüncelerle kendine yer arayan ruhlar, hâlâ etrafta dolaşıyor. | Open Subtitles | ,ما زالت هناك أرواح تطوف تبحث عن مكان, عن فكرة عذبة ونبيلة |
| Hepinizin damarlarında aynı MacKenzie kanı dolaşıyor. | Open Subtitles | من أجل نفس دم عشيرة ماكنزي الذي يسري في عروقكم جميعاً |