| Bir sebepten dolayı, annemle babamın dolabındaydı. | Open Subtitles | كانت بحوزة أمّي وأبي بخزانة ملابسهم لسبب ما. |
| Zeytinyağı mutfakta değil, ecza dolabındaydı. Kulak enfeksiyonu için kullanılan bir ev ilâcı. | Open Subtitles | لم يكن زيت الزيتون بالمطبخ بل بخزانة الأدوية |
| Örneğin, bu. Bu neden mutfak dolabındaydı? | Open Subtitles | على سبيل المثال, لماذا أجده بخزانة المطبخ؟ |
| Nasıl oldu da bu kaset, bu porno filmi, Vail'ın bulması için başpiskoposun dolabındaydı? | Open Subtitles | كيف لهذا الشريط الخليع أن يتواجد بخزانة القس "رشمان" ! .. |
| O kartlar Coulson'ın dolabındaydı, ceketinde değil. | Open Subtitles | هذه البطاقات، كانت بخزانة (كولسون)، وليس بسترته. |