| Seni ve ona verdiğin her dakikanı, o imkânsız dostluğunu kıskanıyorum. | Open Subtitles | أشعر بالغيرة منك ومن كل لحظة تمنحها له من صداقتك المستحيلة |
| Zamanını ya da dostluğunu ya da senin o sürekli şaşırtıcı zekanı ikinci bir deneme için bana borçlu değilsin, ama sana yalvarıyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم أنك لا تدين لي بــثانية إضافية من وقتك أو صداقتك أو حتى دماغك المذهل باستمرار |
| Onun verdiği mevki ve iyilikleri kabul edip, dostluğunu reddemem. | Open Subtitles | و أتقبل العفو و السماح منه ثم أرفض صداقته |
| Korkarım ki bu durum efendinizin benimkinin dostluğunu kaybetmesine yol açabilir. | Open Subtitles | وأخشى أنه قد يفقد سيدك صداقته مع سيدي الآن ، أنا جائع |
| Ailenin dostluğunu ve korumasını rica ediyoruz. | Open Subtitles | نحن نطلب منك حماية و صداقة هذه العائلة |
| Arkadaşlarının dostluğunu kaybetmek onların desteğini kaybetmektir. | Open Subtitles | هذا ما هو ما تعنيه خسارة صداقة أصحابك |
| Bir daha dostluğunu kazanamam. | Open Subtitles | لن أظفر بصداقتها في أيّ وقت قريب |
| Onun dostluğunu damızlık köleler ve kaplumbağalarla satın alabileceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | تظنين أنه بإمكانك شراء صداقتها ببعض العبيد و السلاحف؟ |
| Onu ikna etmek için dostluğunu kullanabilirim. | Open Subtitles | أنا يمكن أن أستعمل صداقتك لإقناعه |
| - Sen, beni müziğe döndürdün ve dostluğunu verdin... | Open Subtitles | لقد اعدت الموسيقى ومنحتني صداقتك |
| Lana Lang ile olan dostluğunu. | Open Subtitles | صداقتك مع لانا لانج |
| Senin dostluğunu çok takdir ediyorum. | Open Subtitles | أنا اقدر صداقتك |
| Ona göre ben aslında onun dostluğunu istemiyor sadece tamir becerilerini kullanıyorum. | Open Subtitles | انه يدعي انني لا اريد صداقته واني استخدمه فقط من اجل مهاراته الميكانيكية |
| dostluğunu kabul et. | Open Subtitles | -اقبل صداقته . -هل الأمر بهذه السهولة؟ |
| Başımla dostluğunu satın al. | Open Subtitles | اشتري صداقته برأسي. |
| Kellemle dostluğunu satın al. | Open Subtitles | شراء صداقته مع رأسي |
| Ailelerimizin eski dostluğunu biliyorsun.. | Open Subtitles | انت تعرف صداقة عائلتنا الماضية |
| Sophie'nin dostluğunu ondan bilgi almak için kullanacağız. | Open Subtitles | سنستخدم صداقة (صوفي) معه للحصول على المعلومات |
| Roma Napoli'nin dostluğunu istiyorsa bu dostluk edepli olmalı. | Open Subtitles | "و إن أرادت "روما" صداقة "نابولي يجب أن بكون الصداقة ... مزروعة و متغذية |
| Kesinlikle dostluğunu geri kazandım. | Open Subtitles | لقد فزت بصداقتها مره أخري بالتأكيد |
| O benim aşkımı kabul etti... ben de onun dostluğunu. | Open Subtitles | هيقبلتحبي... . و أنا قبلت صداقتها ... |