| Uzun süreli dostluklar başlatmasıyla bilinir. | Open Subtitles | إنها معروفه لإنطلاق بعض الصداقات الدائمه. |
| Benim önerimse, ebedi dostluklar gibi mezarda biten dostluklar gibi payımı ortaya koyarak değerimi kanıtlamak düşüncesindeyim. | Open Subtitles | الصداقات التي تستمر حتى الموت، سأثبت جدارتي بدخول الصداقة مع مُقابل |
| Ateş takımları geldi ve gitti, ama merkezi bağlılıklar ve dostluklar dayandı. | Open Subtitles | الفرق تأتي و تذهب لكن الصداقات و الولائات تدوم للأبد |
| En derin dostluklar, genellikle şans eseri gerçekleşen buluşmalardan doğarmış. | Open Subtitles | الصداقة العميقة دائماً تأتي عن طريق فرصة للقاء |
| Ama artık çok yakın olduğumuza göre dostluklar kurabiliriz. | Open Subtitles | لكن الآن، أقترابنا الوثيق بوسعه أن يقود إلى تكوين الصداقة. |
| Toplum tarafından saygı görmek ve harika dostluklar kurmaktır. | Open Subtitles | بأنك مُحترم من قبَل مجتمعك وأنك تملك صداقات متينة رائعة |
| Evler de, dostluklar da sağlam temel ister. | Open Subtitles | مثل البيوت ، الصداقات تحتاج الى تأسيس |
| Sanırım dostluklar böyle başlıyor. | Open Subtitles | وهكذا تبدأ كل الصداقات فى رأيى |
| Evet, başarı şansı düşük dostluklar her gün kurulur. | Open Subtitles | نعم الصداقات غير المحتملة تبدأ كل يوم |
| Tabii bazı dostluklar diğerlerine nazaran daha içtendir. | Open Subtitles | ا ه... بالطبع بعض الصداقات اكثر ودٍ عن الاخريات. |
| Bu dostluklar iki yılda oluştu ama bitmesi iki hafta sürdü! | Open Subtitles | الصداقات التي بنيناها على مدى عامين.. انتهت في غضون اسبوعين! |
| Iyi dostluklar bir günde yapılmaz. | Open Subtitles | حسنًا، الصداقات لا تُصنع في يوم |
| dostluklar zarar görebilir. | Open Subtitles | . . أو الصداقات التي قد تؤذى |
| Beni olduğum gibi kabul ediyor ve bu tür dostluklar her şeye bedeldir. | Open Subtitles | إنه يقبلني كما أنا وهذا النوع من الصداقة هو كل شيء |
| Bizim işimizde dostluklar tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | الصداقة خطرة في عملنا يا صديقي |
| Ah o dostluklar... Tanrım. | Open Subtitles | و الصداقة ، رباه |
| Vince'le olan arkadaşlığın böyle uzun zamanlı dostluklar yaşayan çok insan yok. | Open Subtitles | هل تقدر الصداقة التي تحظيان بها أنت و(فينس)؟ هنالك أقلية من الناس في سنكم أصدقاء طوال الحياة كهذا القبيل |
| Belki de bu yüzden yeni dostluklar kurup insanları etkilemeye çabalıyor. | Open Subtitles | ربما لهذا يحاول بجهد تكوين صداقات والتأثير على الناس |
| Burada çok eğlendim ömür boyu sürecek dostluklar geliştirdim. | Open Subtitles | لقد إستمتعت كثيراً وكوّنت صداقات عديدة ستدوم مدى الحياة. |
| Savaşlar erkekler arasında dostluklar yarattı. | Open Subtitles | الحروب تكوّن صداقات بين الرجال |