| Sonra "O dostumuz. "Cinayetten asılacaksak onun elinden olsun" dedim. | Open Subtitles | أعتقدت انه صديق, واذا عليك أن تذهب فى قضية قتل |
| -Cennetteyim. -Bak Maurice Alex dostumuz ve Foosah'lar artık görünmüyor. | Open Subtitles | أترى يا موريس، أليكس الآن صديق والفوساييون بعيدون عن الأنظار |
| dostumuz moleküler biyolojistimizin tek sıra dışı yanı bu değilmiş meğerse. | Open Subtitles | أتضح بأن ذلك ليس الشئ الوحيد الإستثنائي عن صديقتنا متخصصة الأحياء |
| Diğer tarafta dostumuz evcil tavuklar var. | TED | وعلى الجانب الآخر، لدينا صديقتنا الدجاجة المنزلية المستأنسة. |
| Ama kendisi bu sancaklardaki en güçlü dostumuz ve size aşık. | Open Subtitles | لكنه أكثر أصدقائنا نفوذاً فى هذه المقاطعة و بالفعل مغرم بك |
| Toplantıya, dostumuz ve meslektaşımız Jean Briault için bir dakikalık saygı duruşuyla başlayalım. | Open Subtitles | أريد أخذ دقيقة صمت لصديقنا وزميلنا جان برياولت |
| 13 yaşındayken, benim için bir amca gibi olan çok yakın bir aile dostumuz pankreas kanseri sebebiyle vefat etti. | TED | عندما كنت في الثالثة عشر من عمري، توفي صديق مقرب للعائلة والذي كان بمثابة عم بالنسبة لي بسرطان البنكرياس. |
| Kendi zihnimiz, en iyi dostumuz olduğu gibi, en azılı düşmanımız da olabilir. | TED | يمكن لعقولنا أن تكون أفضل صديق لنا أو أسوء عدو. |
| Ben altı yaşındayken, yaşlı bir aile dostumuz banyoda düşmüştü ve ciddi yaralar almıştı. | TED | حين كنت في السادسة، سقط في الحمام صديق مسن للعائلة وأصيب بجروح حادة. |
| Köyün muhtarı ilk dostumuz oldu, tişörtlerimizi sevmesinin de yararı oldu. | TED | وكان عمدة القرية أول صديق لدينا وأحب قمصاننا أيضاً، وكان ذلك مجدياً. |
| Şerife gitmiş, Allah'tan,... ..kendisi bizim çok yakın dostumuz olur. | Open Subtitles | ذهبت إلى مدير الشرطة، الذي، لحسن الحظ، حادث لكي يكون صديق جيد لنا. |
| Avukat tutacağım. Aile dostumuz olan ünlü bir avukat var. | Open Subtitles | لكني قادر على جلب محامٍ ليساعد بذلك، ويوجد محامٍ شهير صديق للعائلة |
| dostumuz Ashley bu adamı buraya getirtip saksafon çekme dersi verdirdi. | Open Subtitles | صديقتنا آشلي كَانَ يجيئها هذا الرجلِ .ويُعلّم الصف الجنس الفموي |
| Bayanlar ve baylar dostumuz Taylor Swift'i alkışlayalım, millet! | Open Subtitles | سيداتي وسادتي ارجو ان تحيّوا جميعكم صديقتنا تايلر سويفت |
| Miles, onunla dalga geçtiğimizi biliyorum fakat hatırlayabildiğim kadarıyla o en iyi dostumuz. | Open Subtitles | لاتقلها مايلز ،أعلم أننا نسخر منها لكنها صديقتنا الوحيدة |
| Yani bizimle çalışmak istiyorlar ve dostumuz olup onlara yardım etmemiz için bize yardımcı oluyorlar ve tersi. | Open Subtitles | ويكونوا أصدقائنا ويسمحوا لنا أن نساعدهم ليساعدونا والعكس بالعكس. وأصبحنا نتنقل بلوحات الإعلانات |
| Hiçbir sözde Japon dostumuz aralarında yok, bu yüzden bize yardım edemezler. | Open Subtitles | لا أحد من أصدقائنا " اليابانيين" هناك لذا لا يمكن أن يساعدونا |
| Askerler, buradaki dostumuz için biraz gümüş zincir getirin. | Open Subtitles | أيها الجنود ، بعض السلاسل الفضية لصديقنا هنا |
| Bizim dostlarımızla iş yapması bizim dostumuz olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | القيام ببعض الاعمال مع صديق لا يجعل منه صديقاً |
| Ve şimdide çocuklar, dostumuz Bay Şapka, bize Christopher Columbus'u anlatacak. | Open Subtitles | ودلوقتي يا أطفال حيتكلم لينا صاحبنا أستاز قبعة عن كريستوفر كولومبس |
| Ve korkarım ki, onu dostumuz Ngawang Jigme yayımladı. | Open Subtitles | و أنا خائف من أن صديقنا ناجوانج جيمى أصدره. |
| Gecenin şerefine kendimizi kaptırıp dostumuz için daha görkemli cümleler kurabiliriz. | Open Subtitles | .خشيةالاستسلاملإغواءات. رفيقنا الذي رسم لوحةٌ الطموح تفوق جمال أي لوحة وُجدت. |
| Tamam, gösteri dostumuz Erik Casten'ın "Eyaletin Şirketi"ni taşımayla ilgili olan konuşmasıyla açılıyor. | Open Subtitles | حسناً, يفتح العرض بصديقنا إريك كاستن ملقياً خطاب حالة الشركة |
| Bu küçük dostumuz zili 53 defa çaldığında bu duyduğun son ses olacak. | Open Subtitles | بعد أن يضرب هذا الرفيق الصغير بصنجيه 53 مرة... سيكون آخر صوت تسمعه. |
| Bağırıp çağırdığı adamların dostumuz olduğunu biliyor. Nesi var bunun? | Open Subtitles | إنه يعلم أن هؤلاء الأشخاص الذين صاح فيهم أصدقاؤنا ,ما الموضوع معة؟ |
| Bu noktada, bu üç dostumuz ve İngiliz operasyonunun... en akıllıca hazırlanmış safhası devreye giriyor. | Open Subtitles | وهنا نصل الي اصدقائنا الثلاثة هؤلاء وذلك هو ابرع ما في خطة الانجليز |
| Baumgarten mahkeme hâkimi ve bu dostumuz da dayan, yani sorgu hâkimidir. | Open Subtitles | اذن انا راعي هذه المحكمة باومارتن هو مدير المحكمة وصديقنا هنا |
| İyi dostumuz, Bay Oakley. - Herbie. - Teşekkürler. | Open Subtitles | نخب الرجل الطيب مستلر اوكلى لا يزورنا متحدثين امريكيون كثيرون مستر اوكلى |
| Onları dostumuz olmaya zorlayamayız. | Open Subtitles | إننا لا نستطيع أن نهدد هؤلاء القوم كي يكونوا أصدقاءنا |