| Anne iştahlıyım biliyorum ama küçük bir orduyu doyuracak kadar yiyecek almışsın. | Open Subtitles | أمي , أعلم بأن لدي شهية كبيرة , ولكن لديك طعام هنا كافي لإطعام جيش صغير |
| Kameraları getireceğiz ama bize 220'lık priz ve ekibi doyuracak bir yer lazım. | Open Subtitles | سنجلب الكاميرا إلى الداخل. ولكن نحتاج إلى منفذ 220، ومكان لإطعام الطاقم. |
| Ama küçük kızımı doyuracak ve giydirecek bir yol bulmalısınız. | Open Subtitles | ولكن عليك أن يجدوا طريقة لتغذية ووضع الملابس على بلدي طفلة. |
| Lois, doyuracak başka bir ağıza gerek yok. Ben Woody'ye bakarım evlat. | Open Subtitles | لويس ، ستكون فما زائدا لنطعمها ساهتم بوودي |
| Aç karnımızı doyuracak, çocuklarımızı koruyacak, maaş ödeyecek paramız olmadığında sokaklarda kaos süregelecek. | Open Subtitles | دون الأموال لأطعام جياعنا وحماية أطفالنا دفع رسوم ضباطنا بدونها ستعم الفوضى بشوارعنا |
| Evlerine taşıyacakları et bütün köyü doyuracak. | Open Subtitles | اللحم الذي يحملانه الى البيت سيُطعم القرية بأكملها. |
| Bu paraların bir kısmı çocuklarımın karnını doyuracak bir kısmı da dişsiz bir orospunun bana McDonalds'ın çöp tenekelerinin arkasında oral seks yapmasını sağlayacak. | Open Subtitles | بعض هذا المال سيطعم أطفالي وبعضه سيأتي لي بمداعبة من قبل عاهرتين خلف "ماكدونالدز" |
| Kış boyunca bütün Park'ı doyuracak kadar fındık. | Open Subtitles | هُناك ما يكفي من طعام لإطعام المتنزه طوال الشتاء. |
| İçeride bir orduyu doyuracak kadar yiyecek var. | Open Subtitles | إنها لا تمزح يوجد هناك طعام كثير كافي لإطعام جيش |
| Bir ailenin karnını doyuracak kadar parayı- güneşin altında kavrularak... boğaların ölüşünü izliyorlar | Open Subtitles | فأجرهم فى اليوم الواحد يكفى بالكاد لإطعام الأسرة ويكتوا بلهيب الشمس فى الحلبة أثناء مشاهدة ثيران قليلة تًذبح نتيجة أعمال تجارية قذرة |
| Bir hafta önce eşinizde nakit para yoktu ama şimdi siz bir orduyu doyuracak kadar alış-veriş yapıyorsunuz. | Open Subtitles | قبل أسبوع زوجتك... لم يكن معها نقود والآن فجأة أجدك تتسوق... لإطعام جيش من الناس. |
| Açsınız ve Pokanoketli Muhteşem Massasoit karnınızı doyuracak ve size, karnınızı nasıl doyuracağınızı öğretecek. | Open Subtitles | أنت جائع وعظيم Massasoit من Pokanoket سوف تغذي لك، تعليم لك لإطعام أنفسكم. |
| Dört kişilik aileyi doyuracak kadar sucuk olsun." | Open Subtitles | ببروني ما يكفي لإطعام أسرة مكونة من أربعة ". |
| - Çünkü bir orduyu doyuracak kadar yemek yaptım. | Open Subtitles | - يكفي بما فيه الكفاية لتغذية جيش. |
| - Bir orduyu doyuracak kadar var, Robin. | Open Subtitles | -هناك مايكفي لتغذية جيش، (روبن) |
| doyuracak yeterince boğazımız var. | Open Subtitles | لدينا ما يكفي من الافواه لنطعمها |
| Burada tüm kasabayı doyuracak kadar yemek var. | Open Subtitles | هُنالك ما يَكفي من الطعام لأطعام القَرية بأكملها. |
| Bu çocuğu kim doyuracak? | Open Subtitles | من سيُطعم الطفل ؟ |
| Peki çocuklarımızı kim doyuracak, sen mi? | Open Subtitles | ومن سيطعم أولادنا؟ أنت؟ |
| Ambara baktım. Fareleri bile zar zor doyuracak kadar yiyecek var. | Open Subtitles | تفقدت المخازن لا يوجد بها مايكفى لإطعامنا جميعاً. |
| İçinde de karnımızı doyuracak lezzetli bir meyve varmış. | Open Subtitles | بداخله يوجد فاكهة لذيذة ستملأ بطوننا |
| Bir orduyu doyuracak kadar yedi. | Open Subtitles | هذا الرجل دفع بالكثير ليملأ يديه بالحقل |