| Onun sadece canını yakmayacak. Valinin kalbini saniyeler içinde durduracak. | Open Subtitles | لن يجعله يعاني فحسب، بل سيوقف قلب الحاكم خلال ثوانٍ. |
| Dedi ki, eğer çalışmayı bırakırsak, çöpleri kim durduracak? | TED | قال أنه إن توقف هو عن العمل، من سيوقف القمامة؟ |
| Eğer gerçekten dostum olsaydın ve bunu durduracak gücün olsaydı, durdururdun. | Open Subtitles | إن كنت فعلاً صديقي و لديك القدرة لإيقاف هذا كنت لتوقفه |
| Eğer görevi başaramazlarsa, Meclis, Uzay Programı'nı durduracak. | Open Subtitles | اذا لم يوصل المركبة الكونجرس سوف يوقف برنامج الفضاء |
| Kalbini durduracak bir tren icat ettim. Ben kaska kusmuştum. | Open Subtitles | عندي مزلاجة دوارة ستوقف قلبك ، لقد تقيئت في الخوذة |
| Senin odaklanman lâzım çünkü bu canavarları durduracak tek kişi sensin. | Open Subtitles | وعليك أن تبقى منتبهاً لأنك الوحيد القادر على إيقاف تلك الوحوش |
| Bu şey her neyse onlara zarar verebilir ve onu durduracak güçleri yok. | Open Subtitles | مهما يكون هذا الشيء.. فبوسعه إيذائهم وليس لديهم القوة لإيقافه |
| Eğer onu iterseniz, vücudu beş kişinin hayatını kurtararak tramvayı durduracak, ama kendi ölecek. | TED | فإن دفعته من فوق الجسر، سيوقف الترولي وبذلك تنقذ الخمسة عمال، غير أنك ستودي بحياة ذلك الرجل. |
| Treni sınır yakınında durduracak, oğullarım bir araba ile bekleyecek. | Open Subtitles | سيوقف القطار عند الحدود حيث سينتظرن أولادى بالسياره |
| Bu hayaleti durduracak biri varsa, o da benim. | Open Subtitles | لو أن هناك من سيوقف هذا الشبح، فسيكون أنا |
| Yine de dostumuz Bay Van Helsing karanlığın güçlerini durduracak bir yol olduğunu yazmış. | Open Subtitles | على أية حال، صديقنا السيد فان هيلسنج يدعي بان هناك طريقة لإيقاف قوات الظلام. |
| Yirmi yıllık küçük bir şey, arada aşk olduğu müddetçe aşkı durduracak kadar güçlü değil. | Open Subtitles | أمر بسيط قليلاً كعشرين عاماً ليس كافياً لإيقاف الحب طالما أن هناك حب من الأساس |
| Her birine kısa devre yapacaksın. Bu da, soldaki dişlinin dönmesini durduracak. | Open Subtitles | افصل دائرة كل منهم يجب أن يوقف هذا دوران الترس الأيسر |
| Geri sayımı durduracak bir kod var. 2 milyon insanın hayatı buna bağlı. | Open Subtitles | لديّ شيفرة ستوقف العدّ العكسي وتنقذ حياة مليوني شخص أو أكثر |
| Sadece geçen yıl, nihayet bu soğumayı durduracak teknolojiye ulaştık. | TED | وهذا من الممكن جدا تفاديه. ومؤخرا أصبحت لدينا ، في السنة الأخيرة ، التقنية التي يمكنها إيقاف هذا الجمود. |
| Önemli olan onu durduracak bir yol bulmamız. | Open Subtitles | ما يهمنا هو أننا نحتاج إلى التوصل لوسيلة لإيقافه. |
| Beni ne durduracak, ölüm korkusu mu? | Open Subtitles | ما الذي يمنعني من فعل ذلك خوفاً من الموت؟ |
| Art, şu anda yerden bir top gelse, yuvarlanmasını durduracak kimse yok. | Open Subtitles | في هذه اللحظة، علي أولا أن أجد ضارب كرة لا يستطيع أحد إيقافه |
| Çamaşır sepetini salonun ortasına bırakmak istesem beni durduracak kimse yoktu. | Open Subtitles | لو أرت ترك سلة الغسيل في منتصف غرفة المعيشة ، لا أحد يوقفني |
| Bir adam ata binebildiği sürece sizi durduracak hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | إلى أقصى ما يستطيع الرجل الركوب إليه أو قيادة الماشية إليه لم يكن هناك ما يوقفه |
| Şimdi seni durduracak bir şey yok, satacak mısın? | Open Subtitles | . الآن، لا يوجد شيء يوقفك. ستقومين بالبيع؟ |
| Beni durduracak mısın? Neden gidip arkadaşlarınla oynamıyorsun? | Open Subtitles | هل ستوقفني ، اذهب والعب مع اصدقائك في الخارج |
| Yani biri dün gece buraya gelip kalbini durduracak ilaç mı verdi? | Open Subtitles | هل تتوقع من ان اصدق ..ان شخصاً ما جاء هنا الليلة الماضية واعطاه شيئاً ليوقف قلبه ؟ |
| Artık dünyada beni durduracak kadar güçlü biri kalmadı. | Open Subtitles | ولا أحد في العالم لديه القوة لإيقافي الآن |
| O kel arkadaşlarından hiçbiri de beni durduracak kadar hızlı değil. | Open Subtitles | ولا أحد من أصدقائك الصلع سريع بما فيه الكفاية ليوقفني |