| Çünkü durmamız gerekiyor, birşeyler yapmamız gerekiyor birleşmeliyiz -- genç bir insan olarak benim kafamı karıştıran politika ve dinden ayrılmamız gerekiyor. | TED | لأنه يجب علينا أن نتوقف, علينا أن نفعل شيئا يجعلنا نتحد بعيدا عن كل السياسات والأديان والتي تحيرني كشاب |
| Yemek ve su için orada durmamız gerekecek. | Open Subtitles | عندما نصل هناك سيكون علينا أن نتوقف من أجل المياة و الطعام |
| Yemek ve su için orada durmamız gerekecek. | Open Subtitles | عندما نصل هناك سيكون علينا أن نتوقف من أجل المياة و الطعام |
| Şimdi beni işe bırakmadan önce kahve almak için durmamız gerekecek. | Open Subtitles | أنا أبحث عن وظيفة. حسنا, الآن سيكون علينا التوقف لشراء القهوة |
| Bugünlerde çok meşguluz bütün dikkatimizi iPhone ve iPod'larmıza harcıyoruz, durmamız gerek kendimizi tanımamız için. | TED | نحن عادة مشغولون اليوم بالإهتمام بالآيفون والآيبود عن التوقف فعلا ومحاولة فهم أنفسنا. |
| Balığım öldüğü zaman durmamız gerektiğini kalbimin derinliklerinde biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف في أعمق أعماقي أنه كان يجب أن نتوقف عند وفاة سمكتي الذهبية |
| Balığım öldüğünde durmamız gerektiğini biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف في أعمق أعماقي أنه كان يجب أن نتوقف عند وفاة سمكتي الذهبية |
| Peşimizde bunca goril varken durmamız gerekli mi sence? | Open Subtitles | هل انت متأكدة اننا يجب ان نتوقف وهؤلاء الحمقى يلحقوا بنا؟ |
| Bence durmamız gerek. Dairede durmamız gerek. | Open Subtitles | أعتقد بأنه يجب أن نتوقف يجبأننتوقفعنشقتنا. |
| Ne yapıyoruz biz? durmamız gerekiyor. Kemerlerinizi bağlasanız iyi olur. | Open Subtitles | ماذا سنفعل , علينا ان نتوقف بل سندخل خلالها |
| Havaalanında bir gazetecide durmamız lazım. | Open Subtitles | ولا بد من ان نتوقف عند كشك صحف في المطار |
| Tamam. durmamız gerek. | Open Subtitles | حسناً، ينبغي أن نتوقف ينبغي علينا أن نتوقف، ينبغي أن نتوقف |
| durmamız gerekmez mi? Belki bir harita alıp plan yaparız. | Open Subtitles | ألا يفترض أن نتوقف ، ربما لإحضار خريطة و وضع خطة |
| Burada durmamız çok tuhaf. | Open Subtitles | من الغريب أنه يجب أن نتوقف هنا |
| durmamız gerek. Bizi hastaneye götürün. | Open Subtitles | يجب أن نتوقف عند مستشفى قبل أن نعود |
| Bir panik yaşandı, başım çok acıyordu ama yol durmamız için çok dardı. | TED | كان هناك ذعر، آلمني رأسي جداً، لكن الطريق كان ضيقاً جداً ولم نستطع التوقف. |
| Biraz durmamız gerek, artık dayanamayacağız. | Open Subtitles | نجن بحاجه إلى التوقف , فسنتقترب من الحافه |
| Havaalanına giden yolun üstündeki mezarlıkta durmamız mümkün mü? | Open Subtitles | هل بإمكاننا التوقف عند القبر ونحن في طريقنا الى المطار ؟ |
| Bilirsin, bütün bu olay beni düşünmeye sevk etti. Belki de bu çok şiddetlidir, ve durmamız lazım. | Open Subtitles | أتدري ، كل هذا الأمر جعلني أفكر ربما هذا أمر مُتوتر ، ويجدر بنا التوقف |
| Belki de bu durmamız gerektiğine dair bir işaretti. | Open Subtitles | ربما هذه كانت إشارة، تعلمين؟ أن علينا التوقف. |
| Ama kan basıncı 80'e düştü. durmamız gerekiyor. | Open Subtitles | لكنّ ضغطها ثمانون مع خفقان يجب أن نتوقّف |
| Mickey gitti diye durmamız mı gerekiyor? Bunu yapabilirim. | Open Subtitles | سنتوقّف لأن ميكي رحل؟ |