| Bilinçaltının derinliklerine gideceğiz uçma korkunun çıkış noktasını bulana kadar da durmayacağız. | Open Subtitles | سندخلإلىأعماقاللاوعي.. ولن نتوقف حتى نعثر على جذور الخوف من الطيران |
| İçeri Charles Bronson gibi gireceğiz ve çığlıklar başlayana dek durmayacağız. | Open Subtitles | نذهب مثل شارلز برونسون لن نتوقف حتي يبدءوا الصراخ |
| İyiki birşeye çarptık. Hiç durmayacağız sandım. | Open Subtitles | أنا سعيد أننا صدمنا شيء ما إعتقدت أننا لن نتوقف أبداً |
| Büyükanneye gelene kadar durmayacağız sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت بـ أننا لن نتوقف حتى أن نصل الى جدتي |
| Bize zarar vermek isteyen her Atrian adalete teslim edilene kadar durmayacağız. | Open Subtitles | ولن نرتاح حتى ينال كل اتريٍ يريد اذيتنا أن يُمسك ويُدم للعدالة |
| Ama iki türlü de sen insanlık şalterini açmadan durmayacağız. | Open Subtitles | لكن في كلا الحالتان لن نتوقّف حتّى توقظي إنسانيّتك |
| Dinle, böğürtlen toplamak veya sülün avlamak için durmayacağız. | Open Subtitles | استمع، لن نتوقف لالتقاط التوت الأسود وصيد الطيور |
| Ben layığımı buluncaya kadar durmayacağız. | Open Subtitles | نحن لن نتوقف حتى أحصل على ما هو قادم الي |
| Tekrar ve tekrar. Çürüyene kadar durmayacağız. Veya banka çürüyene kadar. | Open Subtitles | "مجدداً و مجدداً، لن نتوقف حتى ننهار نحن، أو ينهار البنك." |
| Gerets Geçidi'ne ulaşana kadar, bir daha durmayacağız. | Open Subtitles | لن نتوقف مُجدداً قبل أن نصِل إِلى ألمعبر |
| Bu olay, öldürülenen polis hakkında ve katilini bulana kadar da durmayacağız. | Open Subtitles | الفكره حول رجل شرطه الذي تم قتله, نحن لن نتوقف حتى نحد قاتله. |
| Ve sen ne düşünürsen düşün bu iş bitene kadar durmayacağız. | Open Subtitles | وبغضّ النظر عمّا تعتقده، فلن نتوقف حتى نُنهي ذلك العمل. |
| Seni şehir merkezindeki Federal Binası'na götürene kadar durmayacağız. | Open Subtitles | لن نتوقف حتى نُوصلك إلى المبنى الفيدرالي في وسط المدينة. |
| Tek ihtiyacımız bazı cevaplar ve cevapları bulasıya kadar durmayacağız. | Open Subtitles | كل ما نحتاجه هو بعض الإجابات , ولن نتوقف حتى نجدهم |
| Öğrenene kadar da durmayacağız. | Open Subtitles | لنفهم هذا الأمر ولنْ نتوقف مالم نفعل ذلك |
| Bu hepimize yapılmış bir saldırıdır ve sorumluyu bulup adalete teslim edene kadar durmayacağız. | Open Subtitles | إنه هجوم على كل واحد منا ولن نتوقف حتى نجلب من فعل ذلك إلى العدالة |
| Şehre yol uzun. Bir daha durmayacağız. | Open Subtitles | تفصلنا مسافة طويلة ناحية المدينة و لن نتوقف في الطريق مجدداً. |
| Pekala çocuklar, tuvaletiniz varsa şimdi tam vakti çünkü yolda bir daha durmayacağız. | Open Subtitles | حسناً يا أطفال، لو كنتم بحاجة لدخول الحمام، فالآن هُو الوقت المُناسب لأننا لن نتوقف حالما ننطلق. |
| Yalnız bu kez, orayı otoparka dönüştürene dek durmayacağız. | Open Subtitles | ،إلا أنه هذه المرة لن نتوقف حتى نحول ذلك المكان إلى مرأب سيارات |
| Söyle ona, Samantha'nın katilini bulmadan durmayacağız. | Open Subtitles | أخبره أننا لن نرتاح قبل العثور على قاتل سامانثا |
| Bruno Bréguet ve Magdalena Kopp serbest kalana dek durmayacağız. | Open Subtitles | و لن نتوقّف عن ذلك حتى الافراج عن (برونو بريجيت) و (ماغدالينا كوب) -ماغدالينا كوب) ؟ |
| Buraya kadar geldik, durmayacağız. | Open Subtitles | إختفينَا هذا بعيداً، نحن لَنْ نَتوقّفَ الآن. |
| Saldırılara devam ediyoruz kazanana kadar da durmayacağız. | Open Subtitles | -نستمرّ بالهجوم و لا نتوقّفُ حتّى ننتصر . |