| Nasıl oldu da o, gecenin yarısı silah sesini duymadı? | Open Subtitles | كيف لم يسمع أربع طلاقات نارية فى سكون الليل ؟ |
| O gitmek zorunda değil. Kimse onun adını duymadı bile. | Open Subtitles | هي ليس عليها الذهاب لم يسمع بها احد من قبل |
| Çığlığı duymadı, panik içinde kaçtı, sonra sakinleşince, yakalanma riskini de alarak bıçağı almaya gitti. | Open Subtitles | ربما لم يسمع الصرخةَ، ربما هرب مذعوراً ثم هدأَ لاحقاً وعاد ليأخذ السكين، مخاطراً بأن يتم القبض عليه. |
| - Beni duymadı. - Kar maskeli birini gördü, o kadar. | Open Subtitles | إنه لم يسمعني لقد رأى شخصًا مرتديًا قناع تزلج، انتهى الموضوع. |
| Bunu yarattı ama gerçekte hiç duymadı. | Open Subtitles | كتب اللحن ولكن لم يسمعه أبداً. |
| - General Mondego'nun askeri başarısını kim duymadı ki ! | Open Subtitles | من لم يسمع عن البطولات العظيمه فى ميادين المعارك للجنرال مونديجو ؟ |
| Ve hiç kimse 12 kalibrelik bir tüfeğin sesini duymadı mı? | Open Subtitles | ولم يسمع احد صوت طلقة , من بندقية او مسدس عيار 12 ؟ |
| Stalin onu duymadı veya anlamadı sandı. | Open Subtitles | أعتقد ترومان أن ستالين لم يكن يسمع أو لم يفهم ما يقوله |
| Hiçbir tanrı ona bağırdığımı duymadı bile. | Open Subtitles | يا له من آله. حتى انه لم يسمع صراخي طلباً له |
| Büyükbabam bir öykü anlatırdı şimdiye kadar hiç kimse böyle bir şey duymadı dönen birkaçı hakkındaydı. | Open Subtitles | جدى اعتاد ان يحكى قصه, لم يسمع عنها احد من قبل عن القلائل الذين عادوا. |
| Yani kadın öldürüldüğünden beri 10 gündür yalnızdı ve kimse havlamasını duymadı mı? | Open Subtitles | إذا بعد ما قتلت صاحبتها كانت وحيدة هناك لمدة 10 أيام ولم يسمع أحد بنباحها ؟ |
| O bunu duymadı, ben de söylemedim. | Open Subtitles | هو لم يسمع ذلك , وأنا لم أقل ذلك هل تفهم ؟ |
| Kâhyaya seslendim ama sanırım beni duymadı. | Open Subtitles | وناديت على الخادم ولكنني أعتقد أنه لم يسمعني |
| Ve ona söyledim aramızdaki ilişki olmaz diye ama sanırım beni duymadı ya da inanmadı. | Open Subtitles | وأخبرته بأن علاقتنا لن تنجح ولكن أعتقد أنه لم يسمعني أو لم يصدقني |
| Benim arabam elektrikli sanırım arabamın sesini duymadı. | Open Subtitles | ولديّ سيارة كهربائية، لذا أعتقد أنّه لم يسمعني. |
| Kamp idarecileri onu duymadı. | Open Subtitles | لم يسمعه المشرفين |
| Seni duymadı dostum. Ormana girmiş, Rambo numarası çekiyor. | Open Subtitles | إنه لا يسمعك , يا رجل . إنه فى الأدغال يتقمص شخصية رامبو الحمقاء |
| Çağrım son 16 yıldır yayınlanıyordu. Kimse de duymadı. | Open Subtitles | إشارتي موجودة منذ 16 عام و لم يسمعها أحد |
| Kongre üyeleri dahil birçok insan bu yasayı duymadı bile. | TED | معظم الناس الآن لم يسمعوا أبدًا عن هذا القانون، بمن فيهم أعضاء من الكونغرس. |
| Ağzımdan çıkanı kulağın duymadı değil mi? | Open Subtitles | لم تسمع ماقلته لك بخصوص ذلك ، اليس كذلك ؟ |
| Deminden beri ona harika biri dedik ama hiçbirini duymadı lan. | Open Subtitles | أعني، كلنا قلنا أنّه شخص رائع و لكنه لم يسمعنا نقولها. |
| Hiç kimse beni dinlemedi çünkü kimse bana saygı duymadı. | Open Subtitles | لم يستمع إلى أى أحد لأنه أبداً لم يحترمنى أحد |
| Elimden bir şey gelir mi, dedim. Beni duymadı bile. | Open Subtitles | سألته أذا كان هناك ما يمكننى فعله وهو لم يسمعنى حتى |
| Silah sesini de duymadı. | Open Subtitles | لِهذا هو لَمْ يَسْمعْ الطلقاتَ. |
| Annem iyiki burada olup seni duymadı. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن أمي ليست هنا و لم تسمعك |
| duymadı. | Open Subtitles | لم تسمعكِ , سوف أحضره لكِ |
| Evet, ama o alt katta. Bağırmayı denedim ama duymadı. | Open Subtitles | أجل لكنها في الطابق السفلي حاولت أن أناديها لكنها لم تسمعني |