| Babanın yakın arkadaşları ile dolu bir kulübe. Sanki bütün bunları duymasını istiyorsun. | Open Subtitles | نادي حيث أصحابه هم رجال والدك يبدو كأنك تريدين منه أن يسمع عنك |
| Ağabeyinin duymasını istemedim. | Open Subtitles | لم أكن اُريد طرق الباب خشية بأن يسمع أخاكى |
| Babamızın motor sesinin duymasını bekleyelim. | Open Subtitles | يا الهى انتظرى حتى يسمع ابى اننا كنا فى جوله بسياره نعم |
| Merhaba çocuklar. Şerifin ofisini aradım çünkü onların da duymasını istedim. | Open Subtitles | يا شباب،لقد اتصلت بمدير الشرطة لأني أردتهم أن يسمعوا هذا أيضاً |
| Bu sohbetin ne kadar şapşalca olduğunu fark ettiğim için başkalarının duymasını istemiyorum. | Open Subtitles | أظن أنني أدركت كم أصبحت هذه المحادثة سخيفة، ولا أود أن يسمعنا أحد. |
| Eğer, Tanrı diğer insanların da duymasını istemeseydi bu kadar cırtlak yapmazdı. | Open Subtitles | إذا لم يشأ الله أن يسمعه الأخرون لما جعله بهذه الحدّة |
| Evet ama duygusallaşacağım ve bunu duymasını istemiyorum. | Open Subtitles | أجل ,لكن أنا على وشك الحصول على كل العاطفة ولم اردها أن تسمعه |
| Joe, Cal'in seni duymasını istemiyorum. | Open Subtitles | جو .. لا تريد أن يسمعك كال لا يمكن لي خسارة العمل.. |
| Bunu özellikle, çok yakın bir arkadaşının ağzından yani sizden duymasını istiyorum... benden duyduklarınızı... yüzümdeki ifade ve vücut dilimi göz önünde bulundurarak iletin. | Open Subtitles | أنا أودّه أن يسمعها منك أنت فأنت صديقه لسنوات عديدة ولتخبره ما ستسمعه شخصيا منّي ولتريه تعبيري ولغة جسدى كما سأتكلّم |
| Sesli konuş. Pişmanlığını herkesin duymasını istiyorum. | Open Subtitles | تحدث بصوت عالى,أريد أن يسمع الجميع بمدى أسفك |
| Hiç kimsenin söylediklerini... ya da ona söylenenleri duymasını istemezdi. | Open Subtitles | لم يرد أن يسمع أحداً ما يقوله أو يستمع أحداً لما يقال له |
| Bu şey gece 02:00 de durana kadar birilerinin telsiz yayınını duymasını ümit ederek beklemek istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد الجلوس إنتظارا و أملا أن يسمع شخص ما الإرسال عندما يتوقف هذا الشئ عن العمل قبل الصباح |
| Oğlumun duymasını istemediğim bazı sözcükler eklemeden adınızı anmıyor. | Open Subtitles | وقالت إنها لا يمكن أن نقول اسمك دون إضافة كلمات قليلة وأنا لا أريد ابني أن يسمع. |
| Ve evleneceğimizi duyan herkesin duymasını istiyorum. | Open Subtitles | وأريد أن يسمع ذلك كل مَن فى وطنى وظنوا أنك ستتزوجنى |
| Bu festivalin BM Genel Kurul toplantısının yapıldığı zamana denk gelmesini sağlamıştık. Böylece sesimizi duymasını istediğimiz liderle bizi duymamazlıktan gelemeyeceklerdi. | TED | وتأكدنا أن يصادف موعد الحفل موعد انعقاد الجمعية العمومية للأمم المتحدة. حتي لا يستطيع القادة التي نحتاج أن يسمعوا أصواتنا تجاهلها. |
| Senden benim hakkında yazmaya son vermeni istemiştim. Tanımadığım bir sürü insanın, senin ve benim aramda kalması gereken şeyleri duymasını istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد لحفنةٍ من الناس لا أعرفهم أن يسمعوا أموراً يُفترض أن تكون بيني وبينكِ |
| Sonra da çekip gidelim. Birilerinin, konuştuklarımızı duymasını istemiyorum. | Open Subtitles | لا تدخل في مكان السائقين لا أريد أن يسمعنا أحد |
| Sana söyleyeceğim şeyi kimsenin duymasını istemiyorum. | Open Subtitles | ما أنا على وشك اخبارك به لا أريد من أحد أن يسمعه |
| Senatör, kızınız hakkında söyleyeceğimiz şey ulusal güvenlik bakanlığının duymasını isteyeceğiniz bir şey değil. | Open Subtitles | سيدتي السيناتور ، ما ينبغي أن نقوله لك عن أبنتك هو ليس شيئاً ما تريدين لإدارة الأمن الوطني أن تسمعه |
| Antibiyotiklere devam edin. Saat başı duymasını ve felcini kontrol edin. | Open Subtitles | أبقوه علي المضادات الحيوية تفقدوا سمعه و شلله كل ساعة |
| - Bozuk zaten. Sue'nun bizi duymasını istemedim. | Open Subtitles | إنه عطلان بالتأكيد لكني لم أرغب أن تسمعنا سو |
| Bu konuşmaları senden başkasının duymasını istemiyorum. | Open Subtitles | لا اريد هذه المحادثات ليسمع مرة اخرى |