| Yunusların çıkardığı her sesi duymayı, ...balinaların söylediği her şeyi. | Open Subtitles | أردت سماع كل شيء تفعله الدلافين كل شيء يقوله الصيادون |
| Eğlenceye katılın, eminim konuklarımızdan bazıları hikayelerinizi duymayı çok ister. | Open Subtitles | اذهب وامرح. أنا واثق بأنّ بعض الضيوف سيحبّون سماع قصّصك |
| Hayatlarının ilk günleri ve haftalarından itibaren, bebekler çevredeki herhangi bir sestense insan sesi duymayı tercih ederler. | TED | بداية من الأيام والأسابيع الأولى للحياة, يفضل الأطفال سماع أصوات البشر بدلا من أصوات البيئة المحيطة. |
| duymayı istediğim tek şey, karaciğerimin sarhoş halde söylediği ragbi şarkıları. Sakin ol. | Open Subtitles | الصوت الوحيد الذي أريد سماعه هو صوت كبدي الثمل يغني أغاني كرة القدم |
| Kız akıllı, güzel senden hoşlanmasını istiyorsun yani ona duymayı istediği şeyleri söylüyorsun. | Open Subtitles | إنها ذكية و جميلة و أنت تريدها أن تعجب بك لذا أنت تخبرها بأشياء هي تريد سماعها |
| Gerçekten aklını yitiren insanlar ise ses duymayı olağandışı bir şey olarak algılamazlar çoğunlukla. | Open Subtitles | إن الذين يفقدون عقلهم حقاً نادراً ما ينظرون لسماع الأصوات كشئ غريب |
| Sanırım bütün Amerikan iş kuvvetleri bu sorunun cevabını duymayı isteyeceklerdir. | Open Subtitles | أعتقد أن القوة العاملة الأمريكية كلها تريد سماع إجابته |
| "Etrafımızdaki silah sesleri duymayı zorlaştırıyor." | Open Subtitles | كانت نيران الأسلحه التى تحيط بنا تتيح لنا سماع أحزاننا |
| Bunu duymayı hazır mısın bilmiyorum ama, Helo aramızda olan önemliydi. | Open Subtitles | لا اعلم اذا كنت تود سماع ذلك او لا ياهيلو لكن ماكان بيننا كان مهما جدا .. |
| Yani, bunu açıkça dile getirdin, şuanda söylemem gereken şeyi duymayı tam olarak istemediğini ve sorun değil, ama ben, um... hiç söyleyemedim... senin için ne kadar mutlu olduğumu. | Open Subtitles | أعرف جيداَ أنه ليس عليك سماع ما أقول لا بأس لكنني لم أقل يوماَ |
| Adını duymayı özlemiştim. Adını yaşattığın için teşekkür ederim. | Open Subtitles | انا افتقد سماع صوته شكرا لك ,عليك ذكر هذا |
| Bunun yrine, herkes havaalanında neler olacağını duymayı bekliyor. | Open Subtitles | بدلاً من أن ينتظر الكل سماع ما سيحدث فى المطار |
| Bu ringde doğrulup karşı koymaya başladığından beridir senden bunu duymayı bekliyordum. | Open Subtitles | نعم و لقد كنت اود سماع ذلك منذ ان كنت فى هذة الحلبة وبدائنا المصارعة |
| Eğer insanlar senin gibiyse, hiçbiri sesimi duymayı hak etmiyor. | Open Subtitles | إنْ كان البشر على هذه الشاكلة فلا أحد يستحقّ سماعه |
| Kabalık etmek istemem, ama bu hastalarımdan duymayı bekleyebileceğim bir şey. | Open Subtitles | لا أريد أن أكون وقحاً و لكن هذا الكلام هو ما أتوقع سماعه من المرضى |
| Arkadaşlığı sekse tercih etmek, erkeğin duymayı en son isteyeceği şeydir, ama bu defa bana gerçekten mant gelmişti. | Open Subtitles | أعرف أن تفضيل الصداقة على الجنس آخر مايريد الرجل سماعه لكن أتعلمون؟ لقد رأيت الأمر منطقيا هذه المرة |
| Sonra duymayı hiç beklemediğim kelimeler sarf etti. | Open Subtitles | ثم قال الكلمات التي لم أتوقع سماعها منه قط |
| Sendin, sesini duymayı özlemiştim gözlerine tekrar bakmayı. | Open Subtitles | السبب أنتِ اشتقت لسماع صوتكِ و للتحديقِ في عينيكِ |
| Kahkahalarını duymayı özledim. Soğuk rüzgâr parmaklarıma değiyor... | Open Subtitles | لأنني أشتاق لضحكتك التي أسمعها كلما داعبت الرياح أطراف أصابعي |
| O buluşmaya gitmesi için duymayı istediği şeyi söyledim ve... | Open Subtitles | اذًا أنا أخبرته بما أراد أن يسمعه كي أجعله يوافق على تلك المقابلة، و... |
| Ne dediğini hiç anlamıyorum ama senden bunu duymayı çok özlediğim kesin. | Open Subtitles | لا أملك أدنى فكرة عمّا تتحدّث لكنّي متأكد أنّي إفتقدتُ الإستماع إليك وأنت تقوله. |
| Biliyorum ki okuyucularım hayatının bütün detaylarını duymayı çok isterler. | Open Subtitles | أعرف أن قرائي يحبون أن يسمعوا كل تفاصيل حياتك |
| Vurgun için başka bir anlaşma daha varsa, duymayı çok isterim. | Open Subtitles | إذا كان هناك صفقة أخرى جاهزة، فأنا أودّ أن أسمع عنها. |
| Uzun iyileşme süresi boyunca, kendine duymayı öğretti... ve tekrar acıyı hissetmeyi. | Open Subtitles | أثناء تعافيه لمدة طويلة، علّم نفسه السمع والشعور بالألم من جديد. |
| Senden bunları duymayı uzun zamandır bekliyordum. | Open Subtitles | كنتُ انتظر وقتاً طويلاً لأسمعك تقولين هذا |
| Evlat edinme kayıtlarına bakabiliriz ama hikayeyi sizden duymayı tercih ederim. | Open Subtitles | سوف نحصل على سجلات رعايتك، ولكن نفضل أن نسمع القصة منكِ. |
| Aslında, Bob Dole sadece, Bob Dole'un Bob Dole hakkında konuştuğunu duymayı seviyor. | Open Subtitles | بوب دول يحب أن يسمع بوب دول يتحدث عن بوب دول بوب دول |