| Ve sen hayatını insanları eğlendirmek için kendini kilitleyerek kazanıyorsun. | Open Subtitles | وأنت، تحبس نفسك للترفيه عن الناس من أجل لقمة العيش. |
| Bir yetişkinle beraber olmakla bir okul çocuğunu eğlendirmek arasındaki fark budur. | Open Subtitles | ذلك هو الأختلاف بين أكون مع رجل بالغ والمحاولة لتسلية فتى مدرسة |
| Ağzının ortasına vurup sizi biraz eğlendirmek için. | Open Subtitles | كنت ستعمل ضربه في فمه لتعطيك بعض الترفيه. |
| Tek yapmanız gereken biraz eğlendirmek. | Open Subtitles | كل ما سيكون عليكِ فعله هو أن توفري بعض التسلية |
| Söyle bakalım. Amerikalı'ları eğlendirmek hakkında ne biliyoruz. | Open Subtitles | أخبريني إذاً، ماذا نعرف عن تسلية الأمريكان؟ |
| Pekala, seni eğlendirmek için neler yapabiliriz bakalım. | Open Subtitles | يجب أن نرى ما يمكننا إبتكاره لأجل تسليتك. |
| Cüceler ülkesinin valisini eğlendirmek zorunda olan o değil tabi. | Open Subtitles | بالطبع إنها كذلك ليس عليها ترفيه عمدة البلدة الصغيرة |
| İlk insanlardan kamış çubuğuna üfleyerek mağaralarda çocukları eğlendirmek gibi sihirli bir fikir ortaya çıkmıştı. | Open Subtitles | بعض البدائيين قد لمع فكره بفكرة النفخ في قصب حتى يقوم بتسلية الأطفال في احد الليالي في أحد الكهوف في أحد الأماكن |
| Cellat gelene kadar seni eğlendirmek için burada değilim. | Open Subtitles | هنرى ، انا لست هنا للترفيه عنك قبل ان ياتى موعد الاعدام |
| Gelenleri eğlendirmek amacıyla bir tür parti verilmiş durumda which was designed -to entertain them, | Open Subtitles | ولقد تمت تحيتهم عن طريق حفلة خاصة والتي تم احياؤها خصيصا للترفيه عنهم |
| Bir çok şey yaptım, ama en çok gurur duyduğum gönüllü olarak askerleri eğlendirmek oldu. | Open Subtitles | لقد قمت بالقيام بالعديد من الأشياء ولكن أكثر ما أفخر به هو عندما تطوعت للترفيه عن الجنود |
| Sevimli olduğunu düşündüğümüz erkek delisi kuzenimizi de eğlendirmek için başka yol buluruz. | Open Subtitles | سنبحث عن طريقة أخرى لتسلية ابنة عمنا المتيمة بالصبية التى تجدك لطيفاً |
| İnsanların kendilerini eğlendirmek için neler yapabildikleri inanılmaz. | Open Subtitles | مايفعلة الناس لتسلية انفسهم نعم ,تعالي هنا |
| Hollywood'da yıldızlar onu eğlendirmek üzere toplandılar. | Open Subtitles | وفي هوليوود، عمل النجوم على الترفيه عنه |
| Şu anda, o küçük şımarık orospuyu eğlendirmek için vakit yok. | Open Subtitles | الآن ليس وقت الترفيه عنتلكالعاهرةالمدللة! |
| Beyler, hazır program yokluğunda, bu gece sizi eğlendirmek için ipleri elimize aldık. | Open Subtitles | يا ساده في غياب وجود اي اجنده اخذنا الفرصة كي نقدم بعض التسلية هذه الليلة |
| Pekala, şu çocukları eğlendirmek için son bir gayret. | Open Subtitles | حسنا دفعة اخيرة ليبق هؤلاء الأطفال في جو من التسلية |
| Ama rol dağıtımı benim işim, Erik ve ben Showtime için ve insanları eğlendirmek adına en iyisini yapmak için burdayım. | Open Subtitles | و أنا المسؤولة عن تنسيق كل هذه الأمور... و أنا هنا لأساعد الشوتايم على الارتقاء لأفضل المستويات و هو تسلية المشاهدين |
| HİSSEDAR TOPLANTISI ve KÖPEK MODA ŞOVU ama hala çok basit bir hedefi olan bir aile şirketi, insanları eğlendirmek. | Open Subtitles | على مر السنين, لكنها مازالت شركة عائلية ذات هدف بسيط للغاية تسلية القوم |
| Sizi eğlendirmek için elimizden geleni yapmamız gerekiyor o halde. | Open Subtitles | يجب أن نفعل أفضل ما لدينا لنزيد من تسليتك. |
| Mümkün eğlendirmek kadar birçok kız ile olmalıdır ve onları bize davet için saat sonra tamamlanır. | Open Subtitles | يجب عليك مع العديد من الفتيات ممكن ترفيه ودعوتهم لنا لبعد ساعة. حصلت عليه؟ |
| -Ne? -Yeğenini bir süre eğlendirmek hoşuma gitti. | Open Subtitles | لقد كنت سعيدة بتسلية ابن اخيك لفترة |
| Sanırım bülbüller bizi eğlendirmek için müzik yapmaktan başka... bir şey yapmadıklarından. | Open Subtitles | لأن الطيور المغردة .... لا تفعل شيئاً سوى صنع الموسيقى التى تسلينا جميعاً |
| Beni eğlendirmek için söyleyeceğin her şey aptalca olacaktır. | Open Subtitles | من الممكن أن لا تتكلم لأي شئ تكلم لكي تسليني |
| Çalışanları üç başlı, altı ayaklı uzaylıları eğlendirmek için zorladılar. | Open Subtitles | العارضون يُجبرون لترفيه أطفال فضائيين الذين لديهم ثلاثة رؤوس و ستة أقدام |
| O zaman sizi eğlendirmek için bir şeyler bulsak çok iyi olur. | Open Subtitles | إذا ً يجب أن نحاول و نفكر فى شيئا ً ما لتسليتك |
| Birkaç Çinli müşteriyi eğlendirmek için çıktığını söylüyor. | Open Subtitles | أنه يقول لها بأنه في حفلة مع بعض العملاء الصينين لتسليتهم |
| İyi niyetlisin, biliyorum ama beni avutmak, eğlendirmek ya da rahatlatmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | .. أعرف أن نواياكِ جيدة ولكن لا داعي لأن تنسيني ألمي أو تسلّيني أو تواسيني |